Akşam gazetesi yazarı Eray Güçlüer, Trump’ın yeni dönemdeki Türkiye politikalarında PKK ve İsrail yanlısı bazı kabine üyelerine rağmen Türkiye’nin lehine bir seyre gireceğini dile getirdi. Güçlüer, Türkiye’nin milli güç kapasitesinin ABD yönetimlerini değişime zorladığını belirtti.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınırda aldığı önlemler ve yerli savunma sistemleriyle Türkiye’nin sahadaki gücünü arttırdığını ifade eden Güçlüer, ABD’nin Türkiye’yle ilişkilerinde yeni bir döneme gireceğini kaydetti. Güçlüer, bu değişimin sonuçlarının yakın gelecekte görüleceğine dikkat çektiği yazısında şunları söyledi:
“Donald Trump’ın ABD’nin 47. Başkanı seçilmesinden sonra yeni yönetimin önümüzdeki dönemde uygulayacağı politikaların Türkiye’yi nasıl etkileyebileceği en merak edilen konuların başında geliyor. Donald Trump’ın şu ana kadar açıkladığı kabine üyelerine bakılacak olursa ortak özellikleri Siyonist ve İsrail’in hizmetkarı olmalarının yanında birçoğunun aynı zamanda PKK’yı sevenler derneğinin üyeleri olması. PKK’yı sevenler derneğini ironi olarak söyledim aslında böyle bir dernek yok ama kabine üyelerinin pek çoğu maalesef PKK sempatizanı gibi söylemlerde bulunmuşlar.
Bunun yanında bazılarının da FETÖ aparatlarıyla resimleri var. Ancak kabinenin tamamı değil, başkan yardımcısı ve birkaç Cumhuriyetçi siyasetçinin Türkiye’nin güvenlik endişeleri nedeniyle PKK’nın değil, Türkiye’nin desteklenmesi gerektiğini belirten ifadeleri mevcut. Dolayısıyla ABD yönetim masasında durum ortada gibi görünüyor, ancak sahada durum öyle değil.
ABD’nin önümüzdeki dönemde Ortadoğu politikasının temelini şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da İsrail oluşturacak gibi görünüyor. İsrail ABD’nin Ortadoğu politikasının merkezi olunca doğal olarak Sünni Arap devletlerinin İsrail’e bağlanmaları ve İran’ın yıpratılmaya devam edilmesi ekseninde bir süreç bizleri bekliyor diyebiliriz. Ancak İsrail ve İran arasında PKK aparatı duruyor ki Türkiye bundan rahatsız. İsrail ve İran için kullanışlı bir aparat olma özelliğinde olan PKK Türkiye için bir güvenlik sorunu. Bu nedenle Türkiye PKK üzerinden çok yönlü ve çok boyutlu mücadelesine devam edecek gibi görünüyor. Aslında çok enteresan paradoksal bir durum ortaya çıkıyor. İki sözde düşman PKK olunca uzlaşabiliyorlar ama sahadaki en güçlü aktör de Türkiye ve bu nedenle çok da seslerini çıkaramıyorlar.
Bütün bunlardan sonra ABD’nin Türkiye politikasına dönecek olursak ben PKK ve İsrail yanlısı kabine üyelerine rağmen ABD-Türkiye ilişkilerinin Türkiye’nin etkinliği yönünde seyredeceğini düşünüyorum. Bunun dört temel sebebi var. Birincisi yirmi yıldan fazladır Sayın Erdoğan liderliğinde milli ve muktedir iktidarla Türkiye’de sağlanan siyasal istikrardır. Siyasal istikrar içerisinde milli ve muktedir iktidar terörle mücadelede asla geri adım atmamış ve taviz vermemiştir. Doğal olarak bu kararlı duruşun ABD yönetimleri ve hatta başta Avrupa olmak üzere diğer ülke yönetimleri üzerindeki etkileri görülmeye başlanmıştır. İkincisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak ve Suriye sınırında aldığı önlemlerdir. Sadece terörle mücadele değil, aynı zamanda Suriye ve Irak’ta olası bir oldubittiyle defakto bir teröristan kurulma girişimlerine karşı da kahraman ordumuzun almış olduğu tedbirler ve oluşturulan caydırıcılık ABD yönetiminin dikkate almak zorunda kaldığı bir durum oluşturmaktadır. Üçüncüsü ise Çelik Kubbe hava savunma sistemidir. Defaten söyledim bir daha söylüyorum, yakın gelecekte Çelik Kubbesi olmayan ülkeler işgal riskiyle karşı karşıya kalacaklar ve bölgede gerçek anlamda Çelik Kubbe gibi bütünleşik hava savunma sistemine sahip olan tek ülke Türkiye’dir. Son olarak KAAN uçağıdır. Kaan milli ve yerli savaş uçağı sadece bir savaş uçağı değildir aynı zamanda ve esas olarak hava taarruz platformudur. Kaan uçaklarının her biri stratejik bir silahtır ve harekât esnasında çok sayıda SİHA/İHA’yı da yönetecektir. Bütün bunları toplarsanız tabii ki ABD değişmek zorundadır. Tabii ki ABD, Türkiye’nin artan milli güç kapasitesine bağlı olarak tavrını ve tarzını değiştirmek zorunda kalmıştır hem bize hem de PKK’ya. Sonuçlarını yakın gelecekte göreceğiz.”