Hastanenin kurumsal iletişim departmanı öncülüğünde hayata geçirilen serginin açılışını yapan Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, “Bugün burada diyabetli çocukların hayatına merhaba dedik. Çocuklarda diyabet seyrek görüldüğü için daha az biliyor olsa da Türkiye’de 18 yaş altında yaklaşık 27-30 bin diyabetli çocuk yaşıyor. Arkadaşım Diyabet felsefesi ile yıllardır diyabet kampları yapıyoruz. Bu kamplarda sanatı, aklımızı ve kalbimizi birleştirerek diyabetten güzellik yaratabileceğimize inanıyor ve çalışmalarımızı 30 yıldır bu felsefeyle sürdürüyoruz. Bu sergiyle felsefemizi ve Tip 1 diyabetli çocukların dünyasını sizlerle paylaşma imkanı bulduğumuz için çok mutluyuz.” dedi.
YAŞAM BOYU DİYABET NASIL HİSSETTİRİR
Tip 1 diyabetle yaşayan çocuklara empatik bir bakış açısı geliştirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Prof. Dr. Şükrü Hatun, bu görsel yolculukta çocukların yaratıcı, hassas ve özgün anlatımlarını diyaloğa dökülmesini sağladık. Arkadaşça bir yaklaşımla çocuklarda görülen diyabetin yarattığı ‘kırılgan’ yapıyı sanatla buluşturduk. “Yaşam boyu süren diyabet nasıl hissettirir?” sorusu üzerinde düşünmeyi amaçladığımız sergide, 13 çocuğun diyabete bakış açılarına yer verdik. Çocukların anlatımlarını içeren belgesel, fotoğraflar ve geleneksel sanat dalı olan vitrayın cama yansıttığı ruh ile birleştirdiği sergi, herkesi diyabetli çocukların dünyasına ortak etmeyi amaçlıyor.” dedi.
“GENÇLERİN YAŞAMINI ÖN YARGILAR GÖLGELİYOR”
Diyabetin yaşam boyu sürdüğünü belirten Hatun, “Diyabet için farklı bir bakış açısına ihtiyaç var. Diyabetli çocukların, gençlerin yaşamını esas gölgeleyen, diyabetin kendisinden çok diyabetle ilgili algılar, bilgisizlikler, ön yargılar ve duyarsız tutumlardır. Diyabet tedavisinde birçok ilerleme olmasına rağmen diyabet ekibi ile olan iletişim ve eğitim çok önemli. Ekipler çocukları ve aileleri tanıyarak onlara yeni bir normal yaratmaları konusunda yardımcı olabiliyor.” Dedi. Ayrıca bunun çok uzun zamana yayılabilen zor bir görev olduğuna da değinen Prof. Dr. Şükrü Hatun, diyabetle yaşamanın ilk adımının ‘arkadaş olmak’ olduğunu, diyabetle gelen zorlukları büyütmemek gerektiğini ve hayatımızda kaygıya zaman ayırmamak gerektiğini söyledi.
DİYABET BENİM YOL ARKADAŞIM
5 yaşından bu yana diyabet tedavisi gördüğünü anlatan Kutay Doğan, “Küçük yaşımdan itibaren tedavi görüyorum ve ailem bu süreçte hep benimleydi. Ancak şimdi sensör sayesinde kendi şekerimi kendim kontrol edebiliyorum. Sensör hayatımı kolaylaştırdı. Bu bir hastalık değil. O yüzden ondan korkmuyorum. Benim gibi milyonlarca çocuk var. Diyabet bizim yol arkadaşımız. Dedi. Öte yandan çizdiği köpekbalığı oldukça beğenilen Doğan, “Evde bir sürü karakter çizimim var, sanatla uğraşmayı seviyorum. Hatta arkadaşlarım sınıftaki en güzel resim çizenin ben olduğumu söylüyorlar.” İfadelerini kullandı.
DİYABET SPORA ENGEL DEĞİL
Alerjik reaksiyonlar sebebiyle ailesinin hastaneye götürmesi sonucu henüz 4 yaşındayken diyabetli olduğunu öğrenen Memet Ökten, ” 8 yaşındayım ve 3. Sınıfa gidiyorum. Fanatik bir Beşiktaşlıyım ve kulüpte sağ kanatta oynuyorum. Yakında lisansımı da alacağım. Spor yapmayı çok seviyorum. Diyabet buna engel olmuyor. Kolumda bir cihaz var, sürekli ölçüm yapıyor. İlaç gibi bir şey. Şekerim düştüğü zaman halsiz oluyorum ama bu da utanılacak bir şey değil. Ailem ve doktor amcalarım sayesinde atlatıyoruz.” Şeklinde konuştu.
“AİLEM SUDAN ÇIKMIŞ BALIĞA DÖNDÜ”
Sergide çizdiği ‘tavşan’ resmi ile yer alan 7 yaşındaki Deniz Sonsino, kısa süre önce başlayan diyabet serüvenini şöyle anlattı: “6 buçuk yaşında diyabet olduğumu öğrendik. Aslında hastane sürecim kolay geçti zorlanmadım ama annemle babam sudan çıkmış balığa döndü. Yüzmeyi çok seviyorum ve diyabet benim hayatımda hiçbir şeyi değiştirmiyor. İğneler de acıtmıyor. Hafta sonu babamın çalıştığı çocuk üniversitesinde robotik kodlama, dijital tasarım dersleri alıyorum. Büyüyünce diyabet doktoru olmak istiyorum. Böylece ben de kendim gibi çocuklara yardım edebilirim ve onlara bilgi verebilirim.”