Alman Parlamentosu, İsrail hükümetine yönelik eleştirilerin antisemitizm olarak sınıflandırılmasına yönelik tartışmalı bir önergeyi kabul etti. Bu önerge, İsrail’in politikalarına yönelik eleştirilerin antisemitik söylem olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
Önerge, ülke içinde ve dışında geniş tartışmalara yol açarken, düzinelerce Yahudi akademisyen ve düşünür yasaya tepki gösterdi. Akademisyenler, İsrail hükümetine yönelik eleştirilerin Almanya’da yaşayan Yahudilere yönelik tehditleri artırabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca, Yahudi vatandaşların İsrail hükümetinin eylemleriyle ilişkilendirilerek hedef gösterilmesinin yanlış ve tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekildi.
Gazze Dayanışma Platformu gönüllüleri, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını destekleyen Almanya’yı, Beyoğlu’ndaki İstanbul Başkonsolosluğu önünde protesto etti.
İkindi namazının ardından Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanan grup üyeleri, İsrail ve Almanya aleyhine çeşitli sloganlar attı.
Ellerinde Filistin bayrakları taşıyan katılımcılar, Gümüşsuyu’ndaki Almanya Başkonsolosluğu önüne kadar yürüdü.
Grubun yürüyüşü sırasında polis ekipleri de geniş güvenlik önlemi aldı.
Grup üyeleri konsolosluk önünde Kur’an-ı Kerim okudu.
Burada grup adına konuşan Necmettin Irmak, Almanya’nın, Gazze’deki soykırımda İsrail’in işbirlikçisi olduğunu savundu.
Almanya’nın soykırımın yanında yer aldığını ifade eden Irmak, “Bugün Gazze’de kardeşlerimize soykırım uygulayan siyonist çetenin işbirlikçisi Almanya, geçtiğimiz yüzyılda sırf Yahudi olduğu için nicelerine zulmeden Nazi zihniyeti hala devam ettirmektedir. Garip değil mi kardeşler? Tarihi soykırımla yazılmış olan bir ülke bugün soykırımın yanında yer almakta ve üstelik kendi memleketinde de soykırıma en ağır cezaları vermeye, engellemeye gayret sarf etmekte. Bu, iki yüzlülüğün çağdaş versiyonundan başka hiçbir şey değil.” ifadelerini kullandı.
Irmak, Batı tarihinin katliamlarla dolu olduğunu, hiçbir zaman insanlığa barışı, özgürlüğü getiremediğini ve her zaman soykırımcı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Geçtiğimiz yüzyılda yaptıkları o soykırımdan dolayı yüzleri kıpkırmızı kesilmiş, utançlarından yüzlerini kaldıracak cesaretleri olmadığı içindir ki siyonist efendilerine hiçbir söz söylememekteler. Aksine bütün güçleriyle desteklemekteler. Eğer siyonizmin arkasında bu katiller olmasa, onların adım atmaya cesaretleri olmayacağını herkes biliyor. Onların nefeslerinin kesileceğini de herkes biliyor. Hiçbir şekilde hiçbir cesarette bulunamayacaklarını da herkes ve en iyi de kendileri biliyor. Onun içindir ki ilk günden itibaren hemen siyonist dostlarının yanına koştular. Sarıldılar, ‘Korkmayın’ dediler, ‘Arkanızda biz varız’ dediler ve bugün bir seneden fazladır Gazze’de soykırıma ortak oldular.”
Grup açıklamanın ardından dağıldı.
“SOYKIRIM GÖRMÜYORUZ”
Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, geçtiğimiz günlerde Almanya’nın, soykırım yaptığı gerekçesiyle İsrail’e silah vermediği iddialarını yanıtlarken “Bu konu hakkında burada daha önce birkaç kez konuşmuştuk.” diyen Fischer, “Pozisyonumuz değişmedi. İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığına dair hiçbir emare görmüyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Fischer, Alman Bild gazetesinde yer alan bir habere atıfta bulunarak, “Soykırım, etnik grupların etnik veya sosyal özellikleri, milliyetleri veya dini inançları temelinde kasıtlı olarak öldürülmesi, imha edilmesi veya diğer şekillerde yok edilmesi anlamına gelir.” diye konuştu.