Bakan Ersoy, Şanlıurfa Kültür Yolu Festivali programı kapsamında hafta sonu geldiği kentte medya temsilcileriyle bir araya geldi.
Şanlıurfa’nın tarihiyle, gastronomisiyle inanılmaz bir şehir olduğunu dile getiren Ersoy, bölgenin büyük turizm potansiyeli barındırdığını ancak bundan yeterince pay alamadığını ifade etti.
Yoğun bir tanıtımla, yatak kapasitesini artırarak bölgenin cazibe merkezi haline gelmesi için çalıştıklarını anlatan Ersoy, festivalin gerçekleştiği şehirlerin başta Türkiye olmak üzere dünyada markalaşmasını sağlamayı amaçladıklarını vurguladı.
Festivalin turizme de etki edecek bir özelliğinin olduğuna işaret eden Ersoy, program tarihini artık 1 yıl önceden açıklayacaklarını, uluslararası etkinliklerin daha da artmasını istediklerini ifade etti.
Ersoy, festival sırasında bütün otellerin dolduğunu, şehirlerde hareketliliğin oluştuğunu, uçaklarda yer bulunamadığını belirterek, 2028’de festival gerçekleştirilecek şehir sayısını 35’e çıkarmak istediklerini kaydetti.
Festivallere katılan sanatçıların, sanat kurumlarının büyük özveride bulunduğuna dikkati çeken Ersoy, “Uygun şartlarda katılıyorlar, her türlü desteği veriyorlar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” dedi.
Medya temsilcilerinin sorularını da yanıtlayan Bakan Ersoy, Müzekart sayesinde sembolik bir fiyatla insanların 350’den fazla müzeye, ören yerine girme imkanı bulduğunu, kartın 1 Haziran’dan itibaren tamamen dijitalleşeceğini söyledi.
Arkeolojik kazıları 12 aya yayacaklarını, eskiden 45-60 gün arasında kazı yapıldığını ve çok fazla bir çalışma olmadan sürecin bittiğini anlatan Ersoy, finansal destek sağladıklarını, 12 ay çalışma yapamayacak hocaları değiştirdiklerini, 60 yıllık çalışmanın 4 yılda yapılmasını hedeflediklerini dile getirdi.
Eskiden ören yerinde bir noktada yapılan kazı çalışmasının şimdi 15-20 yerde yapıldığını, yabancı kazı başkanlarının görevine son vermediklerini ancak her birine koordinatör Türk kazı başkanı gönderdiklerini bildiren Ersoy, “163 yıl sonra her yer millileşti. 163 yıllık serüvendir, bu Efes’le başladı. 163 yıl sonra ülkemizdeki bütün kazı noktaları Türk kazı başkanlıkları nezaretinde kazılır hale geldi. Yabancıları dışlamadık. Projenizi getirin dedik. 500 metrekarede çalışacaksın ama 50 dönümü işgal ediyorsun. Benim kazı başkanım bilecek dedik.” değerlendirmesinde bulundu.
– GECE MÜZECİLİĞİ UYGULAMASI
Sahil bölgelerinde gündüz hava sıcaklığından dolayı turistlerin havuz başından, sahilden ayrılmadığını, şehir merkezlerinde, merkeze yakın ya da çok yoğun turist alan merkezleri aydınlatarak aşamalı şekilde gece müzeciliğini başlattıklarını ifade eden Ersoy, Side’de, Efes’te bunun yapıldığını, Pamukkale’nin bittiğini, Hierapolis’in devreye gireceğini belirtti.
Ersoy, gece müzeciliğinden esnafın da faydalandığını, turistlerin otel dışına çıkarak esnafla buluştuğunu söyledi.
– ZİYARETÇİ SAYISINDA DÜNYANIN 3. ÜLKESİ OLMA HEDEFİ
Türk turizminde sezonu 12 aya yaymayı hedeflediklerini, bunun da sadece güneş, kum, denizle olmayacağını belirten Bakan Ersoy, şöyle konuştu:
“Belli bir ürüne endekslenmiş destinasyonlar var. Asya destinasyonu turisti deniz, kum, güneşe gelmez. Şemsiyeyi güneşten korunmak için kullanıyorlar. Asya turistini hedefliyoruz. En önemli hedeflerimizden… Bu yeni hedef destinasyonlarımız arasında, hızlı büyüme öngördüğümüz, THY ile de ortak proje yönetiyoruz. En önemli noktalardan biri bu. Batılı, nitelikli turisti hedefliyoruz. Hem şehir hem kültür turizmini beraber tanıtıyoruz. İstanbul artı kültür diye. Sezonu 12 aya yaymak açısından da önemli. Turizmi 81 vilayete yaymak açısından da önemli. Doğu, Güneydoğu’yu kültürel, arkeolojik değerleriyle ön plana çıkarıp oraya da turist akışını sağlamış oluyorsunuz. Öbür türlü kıyıyla sınırlı kalırsınız.
Bizim çok iddialı hedeflerimiz var. 2028’e kadar 80 milyon civarı turist hedefliyoruz. Bu sadece deniz, kum, güneşle olmaz. Hem aynı noktalara kısa dönemlere konsantre olarak da olmaz. Niteliği artırmak istiyorsanız personel istihdamı ve verimliliği gündeme getiriyor. 12 ay iş vermeniz gerekiyor. Sezon dışı dediğimiz ya da ölü sezonda yeni ürünlerle ortaya çıkmanız lazım. Kültürel, sanatsal faaliyetler, arkeoloji bunların başında. İşte bunları yan yana getirdiğiniz zaman hem sezonu 12 aya yaymış oluyorsunuz, nitelikli turist için gerekli olan nitelikli personeli istihdam etmenizin birinci koşulunu yerine getirmiş oluyorsunuz hem de arkeolojik ve kültürel planlarıyla ve diğer ürünleriyle ön plana çıkan şehirlerimize, Anadolu’nun işte Doğu, Güneydoğu gibi şehirlerine de turizmi yaymış oluyorsunuz. Türk turistlerle başta başlıyoruz o bölgelere girmeye. Aşamalı olarak yabancı turistleri de yoğunlaştırarak süreci hızlandırmış oluyoruz. Ben göreve geldiğimde biz 7. sıradaydık dünyada, şu anda 4. sıradayız. Şimdi hedefimiz ilk 3’e girmek. İlk 3’e girmek dediğinizde sayı 20 milyon artıyor. Öyle iddialı bir sayı ki bu. Çin, ABD, İspanya, Fransa, önemli rakiplerimiz var. En son İtalya’yı geçtik, 4’üncülüğe geldik. Biz 2028’de 80 milyon civarında ziyaretçi çekerek ilk 3’e girmeyi hedefliyoruz.”
Türkiye’nin geçen yıl turist başına gecelik gelirde 93 doları gördüğünü, bu yıl ise hedeflerinin 103 dolar olduğunu aktaran Ersoy, 2028’e kadar kişi başı gecelik geliri 130 dolara çıkarmayı öngördükleri bilgisini verdi.
– ANADOLU’DAKİ ARKEOLOJİK ALANLARIN YÜZDE 10’U KAZILDI
Bakan Ersoy, arkeolojik eserlerin ülkenin kültür hazinesi olduğuna, şu ana kadar Anadolu’daki arkeolojik alanların yüzde 10’unun kazıldığına işaret ederek gün yüzüne çıkarılmayan eserlerin toprak altında korunduğunu söyledi.
Efes Antik Kenti’nde 163 yıldır kazı çalışmalarının sürdüğünü ve şimdiye kadar buranın yüzde 25’inin kazıldığını anlatan Ersoy, 4 yıl içerisinde kazı alanını yüzde 45’e ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti.
Bakan Ersoy, Hierapolis’in ise 70 yılda yüzde 3,5’inin kazıldığına işaret ederek, “Bunu da yüzde 35-40 seviyelerine getiriyoruz. Şimdi bu da birkaç aşama. Bir, kazı işini hızlandırdık, kazıyoruz. İki, kazdığımızı koruyoruz. Koruma altına alıp bir de restorasyon diye bir ek bütçe ayırdık. Yani şimdi ayağa kaldırmanız da önemli. Kazıyoruz, buluyoruz, bulduklarımızı restore ediyoruz, ayağa kaldırıyoruz ve koruyoruz. Aşamalı bir şekilde hepsine karşılama merkezleri yapıyoruz. Etraflarını koruma bandına alıyoruz, kamera sistemleri, gece aydınlatmaları, birçok şeyi de beraberinde yapıyoruz çünkü salaş bir ortamda bırakmanız da ziyaretçi açısından çok değerli olmuyor. Yani onun sınırını belirlemeniz lazım. Bir karşılama merkezinden almanız lazım. Yollarını, yürüyüş yollarını, her şeyini yapmanız lazım ve belli bir oranda da ayağa kaldırmanız lazım. Yani kazmanız yetmiyor, onu restore edip ayağa da kaldırmanız gerekiyor, buluntularla orantılı bir şekilde.” ifadelerini kullandı.
Kazıları devam eden 177 noktaya müdahil olduklarını ve bütçeleri çok yoğun şekilde artırdıklarını ifade eden Ersoy, kazı bütçesinin 2019’da 37 milyon lira, geçen yıl ise 1 milyar lira olduğunu, bu yıl 6 milyar liraya çıkarmayı hedeflediklerini aktardı.
Kaçakçılıkla mücadele noktasında önemli çalışmalar yaptıklarını, bu konuyla ilgilenmesi için daire başkanlığı oluşturduklarını anımsatan Ersoy, bunun yanı sıra ülkelerle protokoller yaptıklarını, bu sayede çok uzun olan, eseri geri getirme süresini kısalttıklarını vurguladı.
Tanıtımlar noktasında yeni çağın iletişim yöntemlerini takip ettikleri ve bunun için özel bir birim kurdukları bilgisini paylaşan Ersoy, Türkiye’nin çok yoğun ve etkili tanıtımları sonrasında “dünyanın tanıtım noktasında izlenen ülkesi” konumuna geldiğini kaydetti.
– “PAZAR VE ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ YAPTIK”
Bakan Ersoy, geçmiş dönemlerde en ufak krizde turizm seyrinin inişli çıkışlı olduğunu, şimdi ise durumun değiştiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi yine bulunduğumuz jeopolitik ortam sebebiyle her zaman bir kriz oluyor değil mi? Üç tarafımızda savaş var, sıcak çatışma ortamı var ama biz hep çıkmaya başladık. Hatta ne yaptık, 7’ncilikten 4’üncülüğe geldik, belli rakiplerimizi de geride bırakarak. Bazen bize mesela anlatıyorlar bazı yabancı mevkidaşlarımız. Ben de onlara bazen soru soruyorum. Senin komşuların kimler diyorum, bir de benimkileri ben sayayım sana diyorum. Anlaşılıyor aradaki fark, bizim işimiz çok daha zor. Tamam çok zengin bir potansiyele sahibiz, bulunduğunuz jeopolitik ortam da işimizi çok zorlaştırıyor yani. O yüzden sektörü bağışıklı hale getirmek zorundasın. Bu şimdi geçmişte kriz vardı, günümüzde de var, gelecekte de olacak bu jeopolitik ortam. O zaman ne yapacaksın, sektörünü bağışıklı hale getireceksin. Nasıl yaptık? Pazar ve ürün çeşitliliği yaptık. Ne dedik? Türk Hava Yolları’ndan kırmızı bayrağın uçtuğu her yer artık hedef destinasyonudur dedik. Eskiden 4-5 ülkeyle turizm yapıyorduk. Şimdi 330 şehre uçan bir hava yolumuz var. Turizmi her şey etkiler, bunu bilerek hareket edeceksiniz. Ne yapacaksınız, herkesin pasta payını belli oranda tutacaksınız. Bir üründe sıkıntı olursa başka ürünü de destekleyeceksiniz. Bir pazarda sıkıntı olsa diğer pazarı biraz artırarak onu kapatabileceksiniz. Bağışıklık öyle sağlanıyor.”
– BELEDİYELERE TURİZM MASTER PLANI HAZIRLAMA ÇAĞRISI
Bakan Ersoy, bütün belediyelere turizm master planlarını acil şekilde yapmaları için yazı gönderdiklerini söyledi.
Turizmin popüler hale geldiğini belirten Ersoy, 81 vilayetin kendilerinden turist bekler hale geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Yerel yönetim işbirliği yapmayacaksa, üzerine düşeni yapmayacak olursa sadece bizim ittirmemizle bu işin olma şansı yok. Onların etkili bir şekilde gerçek anlamda girmeleri lazım. Benim çözüm önerim bakın çok açık. Muğla Büyükşehir Belediyesi bir turizm master planı yapacak. Yapması gereken o, sonra turizm master planının gereklerini yapacak. Yaptığı kadar sonuç alacak. Aksi takdirde sizin zirveye çıkmanızın çok önemi yok. Aynı hızda zirveden inersiniz. Turizm böyle bir şeydir. Bizim yükselmemiz değil, pozisyonumuzu koruyarak yükselmeliyiz. Yoksa çok hızlı bir şekilde de yani içi boş bir şeyi tanıtırsanız turist yönünü değiştirir. Yani maalesef bazı ideolojik sebeplerle seçimde oy endişeleriyle, hesaplarıyla bu tarz ırkçı yaklaşımlar oluyor. Bu tarz yaklaşımların hepsi de olumsuz etkiliyor. Geçen sene de etkiledi, bu sene de etkiledi, ondan önceki sene de etkiledi. Burada ben özellikle sektöre de söylüyorum her fırsatta. Sektörünüze sahip çıkmanız lazım. Bunu yapana hesap sormanız lazım. Bunun yapılmaması gerektiğini anlatmamız lazım. Sonuçta başta sektör olmak üzere bütün ülke zarar görüyor. Ülke menfaatleri zarar görüyor. Hadi bunu da maddi kısmını da bir tarafa bıraktım. Biz Türk insanına yakışmayan bir şey bu. Bizim Türk olmakla bu ırkçılığın yan yana gelmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çok çirkin buluyorum. Hak etmediğimiz bir yakıştırma olduğunu düşünüyorum. Bunu yapanlarla da mücadele etmek hepimizin görevidir diye düşünüyorum.”
– ÜCRETSİZ HALK PLAJI SAYISI ARTIRILACAK
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, yetki alanlarındaki halk plajlarıyla ilgili bir mücadele başlattığına da değinen Ersoy, “5 yıldır Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak ücretsiz halk plajlarını gündeme getirmiştik. 15 tane de şu ana kadar açtık. Her seferinde 4-5 tane ilave açarak ücretsiz halk plajları sayısını arttırıyoruz. Burada sadece sahilin kullanımını amaçlamıyoruz, aslında vatandaşın duş almak gibi, soyunma kabini gibi minimum ihtiyaçlarının da ücretsiz karşılanmasını sağlayacak temiz ve çevre düzenlemesi de yapılmış alanlardan bahsediyorum. Hizmet alacaksa da yeme içme gibi onu da makul ücretlerle oradaki piyasa şartlarının biraz daha altında alabileceği ortamı yaratmaktan bahsediyorum. Zaten hazine arazileri biliyorsunuz Milli Emlak üzerinden tahsis yapıldığı için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımızla da konuştum, kendisi de bana ‘özellikle siz nereyi talep ederseniz hızlı bir şekilde Bakanlığın kullanımına vereceğiz’ dedi. Ücretsiz halk plajı konusunda biz de hızlı bir şekilde sayıları ve imkanları artıracağız.” diye konuştu.