Antikanın kalbi Horhor’da atıyor – Kültür Sanat Haberleri

SABAH ekibi olarak uzun yıllardır Horhor Antikacılar Çarşısı’nda antikacılık yapan ve babasından devraldığı bayrakla mesleği icra etmeyi sürdüren antika ustalarıyla konuştuk. Antikacılardan Ümit Üstündağ bir ürünün antika değeri taşıması için belirli kriterleri olması gerektiğinin altını çizerken, Selahattin Zenginyürek ise geçmişe doğru bir özlem olduğunu ve dünyada geriye dönüş modasının başladığını söyledi. Ağırlıklı olarak sedef işlemeli mobilyaların bulunduğu dükkan sahibi Soner Doğan ise dizilerin sanat yönetmenlerinin buraya gelerek çekecekleri dizinin dönemine uygun olarak ürün kiraladığını dile getirdi.

ÜSTÜNDAĞ: HER ESKİ EŞYA ANTİKA OLAMAZ

Antika ustası Ümit Üstündağ şunları söyledi; “Antika eşya çok farklıdır özel üretim olması, sanatsal bir değerinin olması lazım. Üzerindeki imza, işçilik, kullanılan malzemeler, motifler, modeli hepsinin özel olarak seçilip yapılması lazım. Her eski eşya antika olamaz. Mesela dağdan bir taş parçası koparın bin yıllık olsun herhangi bir antika değeri olur mu? Olmaz çünkü sanatsal bir değeri yok ama 100 sene önce yapılmış kişiye ya da saraya özel ürün üzerindeki işçilik ve motife bağlı olarak sanatsal bir değer taşıyabiliyor. Bunlar antikanın değerini belirler. Buna göre mal alıp satıyoruz biz yoksa her eski eşyayı alıp buraya koysak eskici oluruz. Bazen bize 200 senelik bir ürün getiriyorlar zamanında o ürün her evde olan bir parça oluyor. Bunu antika zannediyorlar fakat bu o ürününün antika değeri taşıdığı anlamına gelmez sadece eski bir ürün olduğunu gösterir. Ben babadan kalan bir meslek olarak antikacılığı icra ediyorum. Belirli bir müşteri kitlem var siyasetten, sanat camiasından, iş adamlarına kadar. Antika kültür işidir, kişi o kültüre sahipse mutlaka buraya gelir tabii maddi bir güç de gerekiyor.

ŞU ANDA ANTİKADAN GEÇİM SAĞLAMAK ÇOK ZOR

Antikayı seven satmaya kıyamaz, biz bunlarla gözümüzü açtık bu iş artık heves, sevgi ve bağ ile yapılabilir. Şuan ürünü satarken bile üzülüyoruz satılmasını istemiyoruz gerçi artık alıcısı da çok düştü. O kültüre sahip kişiler de kalmadı yeni nesil bu işe çok hevesli değil, evlere de uygun değil. Şöyle bir durum var yaptığın işe verdiğin emekle karşılığında kazandığın para hiçbir şey, bu işi para için yapan yapamaz”

ZENGİNYÜREK: GEÇMİŞE DOĞRU BİR ÖZLEM VAR

Selahattin Zenginyürek, “1984’ten beri antika işiyle uğraşıyorum. Sanat camiasının antikaya yoğun bir ilgisi var. Film ve diziler için de sanat yönetmenleri geliyor. Buradaki antika eserleri kiralıyorlar. Önceden ülkemizde eskiye eski gözüyle bakılırdı, şuan ise durum öyle değil. Eserdeki sanatsal değer çok önemli. Antikayı da antika yapan budur. Dünyada şuan bir geriye dönüş modası var. Bu sadece antika eşyalarda değil müzikte ve giyimde de böyle. Geçmişe doğru bir özlem olduğu kesin. Son zamanlar antika alanında aksesuar ve aydınlatmalara yoğun ilgi var. Koleksiyon yapanlar oluyor. Özellikle gençler arasında antika koleksiyonu yapanlar var. Fiyatlara gelecek olursak, teknik ve malzeme açısından fiyatları değerlendiriyoruz. Tek bir fiyat yok, ürünlerimize göre değişiyor” ifadelerini kullandı.

DOĞAN: YENİ ZANAATKAR MAALESEF HİÇ YETİŞMİYOR

Soner Doğan, “Yaklaşık 1989 senesinden beri buradayım. Baba mesleği zaten, 1960’larda da babam bu işe başlamış. Bende Osmanlı Dönemi’ne ait antika ürünler bulunuyor. 200 yaşında olan ürünlerim bile var. Ürünlerimizi takas yoluyla alıyoruz veya elinden çıkarmak isteyenlerden satın alıyoruz, Avrupa ve yurt dışındaki fuarlara gidiyoruz. Maalesef sedef tamircisi ustamız kalmadı. Yeni zanaatkar maalesef hiç yetişmiyor. Koskoca İstanbul’da şuan sadece 3 tane sedef tamircisi var. Yaklaşık 600 adet çeşit çeşit parçalarım var. Zamanında Muhteşem Yüzyıl ve Kösem Sultan gibi dizilere eşya verdim. Sanat yönetmenleri geliyor, bakıyor, seçiyor. Bazı sevdiğim ürünlerim var, onları satmıyorum. Onlar benim aşık olduğum parçalar.” Şeklinde konuştu.

Yorum yapın