Tarihin derin izleri, sınırların ardında gizlenen ihtiraslar ve devinim içinde bitmeyen çıkar çatışmaları bir asır boyunca yeniden ve yeniden şekillendi.
ORTA DOĞU’DA YÜZYILLIK KAPANMAYAN HESAP
Yüz yıl önce cetvelle çizilen sınırlar, halkları ve kültürleri paramparça etti. Kurulan her pusu yeni bir kaosun tohumlarını yeşertti. Fakat her yeni çizgi eski yaraları iyileştirmedi aksine yeni yaralar açtı. Orta Doğu’da yüzyıllık hesap kapanmamıştı.
(Ekran görüntüsü / A HABER)
HEDEFTEKİ ÜLKE NEDEN TÜRKİYE?
7 Ekim 2023 sonrası İsrail barbarlığında, Orta Doğu’da yeni bir masa kuruluyor coğrafyanın yeniden dağıtımı planlanıyordu.
Ve Türkiye bu tarihi paylaşım savaşının tam da ortasında duruyordu. Türkiye çevresinde yanan bu ateşe karşı kendi savunma kalkanını belirlemek kendi stratejisini geliştirmek zorundaydı.
Orta Doğu’yu ateşe veren ABD – Batı – İsrail ittifakının durmaya niyeti yoktu ve yangının Türkiye’ye sıçraması an meselesiydi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli (Ekran görüntüsü / A HABER)
DEVLET AKLI DEVREDE
Tüm bu sinsi planlara karşı Türkiye’nin kadim devlet aklı devredeydi. Ancak dışarıdan gelecek tehdite karşı önce içeriyi konsolide etmeliydi. MHP lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim Meclis açılışında ilk adımı atıyor ardından teröristbaşı Öcalan’a çağrıda bulunuyor ezber bozuyordu.
TARİHİ ÇAĞRIDAN KİMLER RAHATSIZ OLDU?
Bu elbette emperyalistlerin terör örgütleri üzerinden yıllardır Türkiye’ye karşı vekalet savaşı yürütenleri hoşuna gidecek bir hamle değildi.
PKK elebaşlarından Cemil Bayık (Ekran görüntüsü / A HABER)
TUSAŞ’A HAİN SALDIRI
Başkan Erdoğan’ın BRICS Zirvesi için Tataristan’ın başkenti Kazan’da olduğu bir günde mesaj Ankara Kazan’dan veriliyordu. 23 Ekim’de Türk havacılığının kalbi TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı gerçekleşiyordu.
TUSAŞ’a terör saldırısıyla mesaj doğrudan Türkiye’ye veriliyordu. Çünkü uçaklardan, helikopterlere, insansız hava araçlarından uydulara kadar çok sayıda proje TUSAŞ tesislerinde yürütülüyordu.
TUSAŞ saldırısı (Ekran görüntüsü / A HABER)
HEDEF “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” PROJESİ Mİ?
Aslında Türkiye yönelik bu senaryo daha önce de bir çok kez sahneye konmuştu. Türkiye’nin istikrara kavuştuğu her dönem, uluslararası güç dengelerinde değişim anlamına geliyordu. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak güçlenmesi, bölgesel rakipleri ve bazı küresel aktörlerce tehdit unsuru olarak algılanıyordu.
PKK’dan DEAŞ’a, FETÖ’den farklı diğer terör yapılanmalarına kadar, örgütlerin tümü Türkiye’nin istikrarlı dönemlerinde saldırılarını artırıyordu.
Başkan Erdoğan ne zaman Türkiye yararına uluslararası bir toplantıya katılsa, Türkiye’ye yönelik terör kartı devreye sokuluyordu.
Başkan Erdoğan (Ekran görüntüsü / A HABER)
TÜRKİYE’NİN KAZANIMLARINA SABOTAJ
Tarih 8 Haziran 2004: Başkan Erdoğan G-8 Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği ABD’de, Başkan George Bush ile görüşürken PKK 5 yıllık ateşkesi bozup eylemlerine başlıyordu.
(Ekran görüntüsü / A HABER)
Tarih 3 Ekim 2008: Başkan Erdoğan’ın Türkmenistan – Moğolistan gezisi sırasında terör örgütü PKK Şemdinli – Aktütün karakoluna saldırıyor; 15 askerimiz şehit oluyordu.
Tarih 7 Aralık 2009: Başkan Erdoğan ABD’de Başkan Obama ile görüştüğü sırada Tokat’ın Reşadiye ilçesinde teröristler 7 askerimizi şehit ediyordu.
(Ekran görüntüsü / A HABER)
Tarih 17 Nisan 2010: Başkan Erdoğan güvenlik zirvesi için gittiği Washington’da ABD Başkanı Obama ile görüştüğü sırada Samsun Ladik’te 2 polisimiz teröristlerce şehit ediliyordu.
Tüm bu saldırılar aslında Türkiye’nin bölgesel ve küresel anlamda daha bağımsız bir aktör olma çabasına karşı sabotaj girişimiydi.
Tarih 20 Eylül 2011: BM Zirvesi için New York’ta bulunan Erdoğan’ın Obama ile görüşmesi öncesi Ankara Kumrular Sokak’ta bombalar patlıyordu. 3 sivil vatandaşımız şehit olurken 34 kişi yaralanıyordu. Aynı gün Siirt’te sivil araca yapılan saldırıda 4 genç kız hayatını kaybediyordu.
24 Eylül’de ise Siirt Pervari ilçesi Belenoluk Jandarma Karakolu’na yapılan saldırıda 6 askerimiz şehit düşüyordu.
(Ekran görüntüsü / A HABER)
Türkiye güçlü bir ekonomik ve siyasi yapıya kavuştuğunda, yalnızca kendi içinde değil çevre ülkelerde de dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahipti. Doğrudan Türkiye’ye saldırma cesareti gösteremeyenler, terör örgütleri üzerinden Türkiye’ye operasyon çekiyorlardı. Gezi, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz hain darbe girişimi tüm bu süreçlerin devamıydı.
(Ekran görüntüsü / A HABER)
Türkiye tarih boyunca jeopolitik konumu, kültürel mirası ve dinamik toplumsal yapısıyla dünyanın en önemli ülkelerinden biri oldu. Bu stratejik önem, Türkiye’yi hedef haline getiren dış ve iç unsurların sürekli ilgisini çekti. Ancak Türkiye’yi zayıflatmak isteyenlere karşı en güçlü cevabı her zaman milletin kendisi vermişti ve vermeye de devam edecekti.
“HAİNLERE İNAT DAHA FAZLA ÇALIŞACAĞIZ, DAHA FAZLA ÜRETECEĞİZ”
(Ekran görüntüsü / A HABER)