Eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildi.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar ile tepki çeken önceki dönem Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildiğini açıkladı.
CHP MYK’NIN GÜNDEMİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, üç gün süren TBMM Grubu yasama yılı kampı ve PM toplantısının ardından, saat 15.45’te MYK’yı İstanbul’da topladı. Güncel siyasi değerlendirmelerin yanı sıra, MYK’nın ana gündem maddesi, Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanmasıydı. İki saat süren MYK’nın ardından Parti Sözcüsü Deniz Yücel, toplantının gündemine ilişkin basın açıklaması yaptı.
LÜTFÜ SAVAŞ İÇİN KESİN İHRAÇ
CHP’li Yücel, açıklamasında eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın MYK’de oybirliği ile alınan kararla kesin ihraç sebebiyle disipline sevk edildiğini duyurdu.
Lütfü Savaş, sosyal medya hesabından ‘mücadele’ başlattığını duyurarak, “Bugünün CHP’si DEM’lenmekle meşgul. Parti olarak, terör ile bağ kuran ve terörden siyasi rant devşirenleri her kim olursa olsun ya da hangi oluşum olursa olsun savunamayız” sözleri ile tepki çekmişti.
“CHP, ANAYASAYA UYMAYANLARLA ANAYASA YAPMAYACAKTIR”
Yücel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Partimiz 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde halkın büyük teveccühüyle birinci parti olmuş, iktidar ise 22 yıl sonra ilk kez ikinci parti konumuna düşmüştür. İktidarı boyunca yarattığı tüm sorunları günden güne derinleştiren iktidar, milletin gözünden de gönlünden de düşmüştür. Sırf kendilerini iktidarda tutmak kaygısıyla, kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının üstünde tutan bir anlayışla halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine, halkın gerçek gündemlerinin üzerine perde çeken adımlar atmaktadır. İlk olarak yapay bir tartışmayla Anayasa’nın ilk dört maddesi dahi hedef alınmıştır. Bu tartışmayla vatandaşın gerçek gündemi ve gerçek sorunları üzerine bir sis perdesi çekilmek istenmiştir. Bir kişinin iktidarının hileyle anayasal devamlılığı hedeflenmiştir.
CHP, anayasaya uymayanlarla Anayasa yapmamıştır, yapmayacaktır. Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını tanımayarak seçilmiş milletvekilini hapiste tutan, suçsuzlukları hukuken tescillenmiş kişileri görevlerine iade etmeyen, bir gece ansızın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak devleti kadınların arkasından çekenlerin şekerle kaplanmış zehrini yutmadık, halkımıza da yutturmadık.
“ERDOĞAN’IN ‘İSRAİL TÜRKİYE’YE SALDIRACAK’ ÇIKIŞI KURMACA”
Ardından, toplumun tüm kesimleri hayat pahalılığı altında ezilirken, kadınlar, çocuklar, bebekler şiddete uğrarken, yaşam hakları ihlal edilirken, dikkatleri başka yöne çekmek için 1 Ekim’de bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından İsrail’in yeni hedefinin Türkiye olacağı ifade edilmiştir. CHP, Türkiye’nin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunun anlatılması için TBMM’de kapalı oturum talep etmiştir. Kamuoyunun bilmediği hiçbir bilginin söylenmediği kapalı oturumla kurmaca ortaya çıkmış ve bu gündem üzerinden vatandaşın sırtına yeni vergiler yüklemeyi amaçlayan kanun teklifi geri çektirilmiştir. İktidarın kötücül planı bir kez daha milletin vicdanından dönmüştür.
Bu iki hamlesinden sonuç alamayan iktidar, son olarak Kürt sorununu inkar etmesine ve hiçbir somut önermesi olmamasına karşın, terör örgütününün kurucusu ve başını Meclis’e çağırarak yeni bir tartışma başlatmıştır. CHP, demokrasilerde sorun olup olmadığına sorunu yaşayanların karar vereceği görüşünü savunmuş, şehit aileleri ve gazilerin yüzüne bakamayacağı hiçbir sürecin içinde olmayacağını kamuoyuna duyurmuştur.
“TÜRKİYE’DE BİR KÜRT SORUNU VARDIR”
Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır ve bu sorun demokratik, barışçıl yollarla mutlaka çözülmelidir. Kürt sorununun toplumsal mutabakatla, şeffaf bir biçimde, TBMM çatısı altında kurulacak bir masa etrafında, önyargısız, bir araya gelinerek çözülebileceğine inancımız tamdır. Ulu Önder Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ şiarının temsilcisi olan partimiz, Türkiye’nin Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümünden yanadır ve bu çözümü sağlama çabasından geri durmayacaktır. Kendisini Kürt kimliğiyle tarif eden yurttaşlarımız bu Cumhuriyet’e ‘benim Cumhuriyetim’ diyene, kendilerini eşit hissedene ve bu çerçevede tam bir aidiyet duygusu sağlayana kadar çözüm çabalarımız bitmeyecektir.
“KUMPAS PLANI HAYATA GEÇİRİLMİŞTİR”
Partimiz, Kürt sorununun var olduğunu ve bu sorununun çözüm yerinin de TBMM olduğunu işaret etmiş ve iktidarın bu kurgusunu da boşa çıkartmıştır. Tüm bunlar yaşanırken terör örgütünün kurucusu ve başının TBMM’ye çağrıldığı bir süreçte altı ay önce temiz kağıdı almış olan, adli sicil kaydı, arşiv kaydı dahi olmayan, adaylığa engel durumu tespit edilmemiş olan ve devlet güvencesiyle aday yapılmış olan Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet Özer’in kendisine ve partimize itibar suikastı yapmak için bir kumpas planı hayata geçirilmiştir.
“FETÖ SAVCISI ZEKERİYA ÖZ GİBİ”
Esenyurt’ta yaşayan her iki seçmenden birinin oyunu alarak seçilmiş bir kamu görevlisi kaçma şüphesi bulunmazken ifadeye çağrılabilecek durumda olmasına rağmen bir şafak operasyonuyla evine, hatta yatak odasına baskın yapılarak gözaltına alınmıştır. Evinde ve belediyede yapılan arama işlemlerinde yanında avukat bulundurulmasına ve dijital verilerin imajının alınmasına izin verilmemiştir. Zekeriya Öz’ün bile hepsine bir anda başvuramadığı tam anlamıyla FETÖ yöntemleriyle bir yandan 40 yıldır sosyoloji alanında çalışmaları bulunan, profesör unvanına sahip bir akademisyen itibarsızlaştırılırken bir yandan da Esenyurt halkının iradesi gasp edilmiştir.
Bu yapılan işlemlerde hukuka saygı yok, aileye saygı yok, özel yaşama saygı yok, savunma hakkına saygı yok, milletin seçme iradesine saygı yok. Bu hukuk katliamını gerçekleştirmek için, aynı FETÖ’nün savcısı Zekeriya Öz gibi kullanışlı bir aparata ihtiyaç vardı. O da Türkiye ve dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir şekilde mahkeme mahkeme gezdirilerek gezici bir adalet celladı olarak Canan Kaftancıoğlu, Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Sözcü Gazetesi, Selçuk Kozağaçlı, Grup Yorum Davası, Türk Tabipler Birliği ve Sırrı Süreyya Önder davalarında görevini yerine getirdikten sonra, siyasi bir görevle Ankara’da ödüllendirilen ve son olarak apar topar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanan Akın Gürlek oldu.
“KULLANIŞLI KAYMAKAMI KAYYUM OLARAK ATAMIŞLARDIR”
Ahmet Özer daha hakim karşısına çıkmadan, sorgusu yapılmadan, ifadesi bile alınmadan tutuklandığı ve yerine kayyım tayin edildiği, iktidara yakın medya tarafından ilan edildi. Geçmişte milletvekilliği yapmış ve AK Partili siyasetçilerle yemek masalarında fotoğrafı bulunan, şu anda yurtdışında yaşayan birisiyle on yıl önce yaptığı iddia edilen ve içeriği dahi belli olmayan iki telefon görüşmesi, bir kısmı adli işlem görmüş kişilerle suç unsuru taşımayan telefon görüşmelerinin olduğu gibi hukuksuz deliller, yok hükmünde iddialar ve basit numaralar ama koca koca laflar bu siyasi tutuklamaya dayanak yapılmıştır.
Öyle bir kumpas ki savcılığın basın bildirisi dahi kamuoyunu yanıltma amacı taşımaktadır. Ahmet Özer hakkında suç iddiası ya da suç isnadı ifadesinin kullanılması gerekirken hüküm verilmiş gibi ifadeler kullanılarak belediye başkanımız itibarsızlaştırılmış ve kamuoyu yanıltılmıştır. Tüm bu hukuksuzluklar yapılırken bir taraftan da OHAL döneminde çıkarılan bir düzenlemenin arkasına sığınarak, halkın iradesi ile farklı partilerden seçilmiş 45 belediye meclis üyesi hakkında hiçbir adli işlem yokken içlerinden bir başkan vekili seçmek yerine bir gecede vali yardımcısı yaptığı kullanışlı kaymakamı kayyum olarak atamışlardır.
“ACİL EYLEM PLANI UYGULANACAKTIR”
Halkımızın iradesini gasp eden bu hukuksuz ve antidemokratik süreci değerlendirmek üzere Esenyurt İlçe Başkanlığımızda 31 Ekim 2024 tarihinde yaptığımız MYK toplantısı, ardından milletvekillerimizle yaptığımız iki günlük toplantılar ve bugün gerçekleştirdiğimiz PM ve MYK toplantılarımız sonucunda hiçbir baskıya ve hukuksuzluğa teslim olmayan, halkın iradesinin gasp edilmesine izin vermeyen, yurttaşlarımızın gerçek gündemine kökten sahip çıkan kararlılığımızı ifade ediyoruz.
Bu kapsamda; 4 Kasım 2024 Pazartesi sabahından itibaren her gün, bir genel başkan yardımcısı veya grup başkanvekilimiz, iki PM üyesi, üç milletvekili, bir YDK üyesi, iki ilçe başkanı, iki belediye başkanı, iki İBB yöneticisi, bir il yöneticisi, bir ilçe yöneticisinden oluşan en az 15 kişilik bir heyet, iki hafta süresince Esenyurt ilçesinde görevlendirilecektir. Heyet, yaşanan hukuksuz süreci anlatmak, hukuksuz kayyumun takipçisi olmak ve her kararının, her uygulamasının gayrı meşruluğunu teşhir etmek, Esenyurt halkının hizmetlere erişme hakkının gaspına asla göz yummayacak şekilde bir hizmet ve halk dayanışması göstermek üzere acil eylem planı uygulayacaktır.
“ESENYURT’TA RANT TAKİP KOMİSYONU KURULACAK”
Esenyurt’ta yaşanan hukuksuzluklar ve parçası olduğu büyük iktidar kumpaslarını açığa çıkarmak ve engellemek üzere partimizin tüm yetkili organları teyakkuzda olacak ve kriz masaları oluşturularak, süreç yakından takip edilerek gerekli siyasi adımlar atılacaktır. Esenyurt’taki halk iradesi gaspını yerinden takip edecek, milli iradeye kurulan tuzak ve hukuk tanımazlık aynı anda 81 ilde 973 ilçemizde il başkanlıklarımız ve ilçe başkanlıklarımız tarafından en güçlü şekilde, tüm kanıtlarıyla deşifre edilecektir.
31 Ekim 2024 tarihi itibarıyla Sayın Genel Başkanımız tüm programlarını bu kapsamda iptal etmiştir, gelişmeler doğrultusunda programları yeniden planlanacaktır. 1 milyondan fazla nüfusuyla İstanbul’un en büyük ilçesi olan, AK Parti’nin utanç verici imar uygulamalarıyla kent suçları müzesine dönüştürülmüş olan Esenyurt’ta Esenyurtluların kent hakkını savunmak ve AK Parti tarafından yaratılan 30 bin Esenyurt konut mağdurunun haklarını korumak için, Esenyurt Rant Takip Komisyonu kurulacaktır.
CHP’NİN EYLEM VE DİRENİŞ PLANI VAR MI?
Yücel, “Esenyurt Belediyesi’nde bir eylem, bir direniş planınız olacak mı” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Az önce ifade ettiğim zaten bir eylem planı. Bizim heyet olarak görevlendireceğimiz genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz, PM üyelerimiz ve parti yöneticilerimiz bir taraftan bu hukuksuzluğu, antidemokratik uygulamayı, bu irade gaspını kamuoyuna anlatırken diğer yandan da Esenyurt Belediyesi’nde kayyumun yapacağı işlemleri, uygulamaları takip etmek, teşhir etmek ve denetlemek gibi bir misyonu yerine getirecekler. Tabii ki burada Esenyurt Belediye Meclis üyelerimiz bu sürecin doğal aktörleri. Onlar da bu denetim ve teşhir sürecinin içerisinde olacaklardır.
Çünkü burada belediye meclis üyelerimizle ilgili herhangi bir hukuki soruşturma ya da adli süreç olmamasına rağmen belediye meclis üyelerimiz içerisinden bir belediye başkanvekili seçilmesi gerekirken o melediye meclis üyeleri de sanki bu suçlamanın, bu iddiaların bir parçasıymış gibi refüze edilmek ve devre dışı bırakılmak isteniyor. Halbuki belediye meclis üyeleriyle ilgili böyle bir soruşturma ya da adli süreç yok. Kayyum tarafından belediye meclisinin toplanıp toplanmayacağını bilmiyoruz, kayyum atanmasının sebebi zaten meclisi toplamamak. O ilçenin, o ilçede yaşayan vatandaşlarımızın, seçmenimizin belediye başkanıyla birlikte belediye meclis üyelerine verdikleri görevi devre dışı bırakarak bazı kararları almak ve uygulamak bu işin amacı.
Ancak belediye meclis üyelerimiz halen görevde, onların hakkında herhangi bir iddia, soruşturma, adli süreç yok. Dolayısıyla partimizin görevlendirdiği heyetle birlikte belediye meclis üyelerimiz de, belediyede yapılan uygulamaları ve kayyumun atacağı adımları bir bir takip ederek, denetleyerek, bunları teşhir ederek, bunların hukuksuzluğunu kamuoyuyla paylaşarak belediyede de bir eylemi ve misyonu yerine getirecekler.”