Yasa boğuldular: Tahran, Reisi’ye ağlıyor! 5 soruda Reisi sonrası İran….

Reisi, Ali Hamaney’den sonraki Dini Lider tartışmalarının neresindeydi?

/

Reisi’nin ölümünün gündeme getirdiği en büyük sorulardan biri, onun yokluğunun, Dini Lider olarak Hamaney’in yerini kimin alacağı konusunda yapılacak mücadelenin nasıl seyredeceği hakkındaydı.Hamaney’in yaşı ilerledikçe bu konu akademisyenleri, yetkilileri ve analistleri meşgul eden bir konu haline geldi.Öyle ki, İran’daki siyasi yapı nedeniyle Dini Lider Hamaney’in yerine kimin geçeceği tartışması açıktan yapılamıyor. Ancak siyaset kurumuna yakın analistler, yetkililer ve akademisyenler bir süredir hem Reisi hem de Hamaney’in oğlu Mücteba Hamaney’i en iyi adaylar olarak görüyorlardı.Analistler, Reisi’nin ölümünün dini liderliğe giden yolda Mücteba Hamaney’in yolunu daha açık hale getirdiğini değerlendiriyor.Hakkı Uygun da bu görüşe katılıyor ve şöyle diyor:“İbrahim Reisi’nin tamamen sahneden çıkmasıyla devrim lideri Ali Hamaney’in oğlu Mücteba Hameney’in babasının yerine geçme şansı oldukça yükseldi. Bu doğrultuda kendisinin önemli bir müttefiki olan mevcut Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf’ın 50 gün içinde yapılacak seçimde Cumhurbaşkanı olma şansı artmış oldu. Yönetimin tek tipleşmesiyle Hamaney sonrası geçiş senaryoları daha bir suhulet içinde gerçekleşmiş olur.”Ancak uzmanlar Mücteba Hamaney’in önündeki yolun dikensiz olmadığı konusunda hem fikir. Zira, Şah döneminden kalan miras, yani yönetimin babadan oğula geçmesi, hala büyük bir endişe kaynağı. 1979 İslam Devrimi’nin liderleri, devirdikleri monarşiye benzeyen her türlü sisteme şiddetle karşıydı.

Reisi’nin ölümünün İran’ın bölge politikaları üzerinde bir etkisi olur mu?

/

İran’da dış politika ve nükleer program da dahil olmak üzere tüm devlet meselelerinde son sözü söyleyen kişi, cumhurbaşkanı değil, dini liderdir. Reisi’nin ardından İran İslam Cumhuriyeti’nin genel politikalarında önemli değişiklikler beklenmiyor.Hakkı Uygur ise bu durumu iki şekilde değerlendiriyor. Buna göre, eğer bu olay bir kazaysa, İran’ın bilinen iç ve dış politikaları devam eder ki zaten İran’da temel siyasetlerin belirlenmesi anayasa tarafından Cumhurbaşkanının değil, Devrim Liderinin uhdesine verilmiştir.Uygur’un ikinci değerlendirmesi ise helikopter kazasının bir sabotajla düşürülmesi üzerine dayanıyor. Uygur bunu şöyle açıklıyor:“Eğer ortada bir sabotaj varsa bile bu durum büyük ihtimalle açıklanmayacağından yine bölgesel gelişmeleri çok fazla etkilemeyebilir. Ancak 7 Ekim sonrası zaten son derece gergin ve kırılgan olan bölgesel dengeler içinde İran da İsrail’e ağırlaştırılmış bir cevap vermeye kalkarsa ülke içinde ya da üçüncü bir ülkede İsrail hedeflerine karşı çok farklı bir eylem görebiliriz. Ancak burada da temel husus bu eylemin de inkar edilebilir mahiyette olması gerektiğidir. Yine de en azından şu an için sabotaj ihtimaline dair henüz herhangi bir belirti veya işaret olmadığının altının çizilmesi gerekiyor.”Kaynak: TRT Haber

Yorum yapın