BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’den Habertürk’e açıklamalar

Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’den açıklamalar…

Destici’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“SAVUNMA SANAYİİ GÜÇLÜ OLMALI”

Yasa verilmiş, çekilmiş, 2025’e bırakılmış, bırakılmamış, oylanmış, oylanmamış, bunlar benim dışımdaki gelişmeler. Beni ilgilendiren tarafı Türkiye Cumhuriyeti devleti, ordusu güçlü olmak zorunda. Bunun da yolu savunma sanayisinin güçlü olmasından geçiyor. Gıda, ilaç/aşı, savunma sanayi. Şu dünya düzeninde güçlü değilseniz haklı olmanızın hiçbir anlamı yok. Filistin, Lübnan haklı ama terörist İsrail ezip geçiyor. Aynı basın toplantısında bunu söyledim zaten, orada şerhlerimizi koyduk. 100 bin lira üzerine harcama yapana diye. Çocukların oyuncakları, üç tekerli bisikletler gündeme geldi. Bunların olmamasını dile getirdim. “Buna karşı çıkanlar, bunu vermeyenler DEM’lidir, Yunandır, Ermenidir” diye asla ve kata sözüm olmadı. Savunma sanayii deyince Türk milleti olarak her şeyimizi ortaya koyarız. Kurtuluş savaşımızdan beri bu böyledir. Devleti yönetenlerin en meşru haklarından birisidir. Savunma, sağlıkla ilgili elbette devlet kanun da yasa da çıkarabilir.

“YARGI ÖNÜNDE TEKRAR HATIRLATACAĞIM”

Daha sonra yaptığım açıklamada şu ifadeleri kullandım:

Televizyonda yorum yapan bir gazeteciye cevaben söylediğim sözleri, sanki tüm muhalefete ya da bahse konu düzenlemeye karşı çıkan herkese söylemişim gibi algı oluşturmaya çalışanları kınıyor ve uyarıyorum. Bahse konu vergi düzenlemesinin bazı bölümlerine şerhlerimizi aynı basın toplantısında dile getirmeme rağmen, “savunma sanayimizin gelişmesi karşısında paniğe düşenler”le; “Türkiye’nin terörle mücadelesinde PKK’lıları”, “Yunanistan ve Ermenistan’la ihtilaflarımızda Yunanistan’ı ve Ermenistan’ı savunanlar”la ilgili ifadelerimin maksadını ve hedefini ahlaksızca çarpıtanlara, ne söylediğimi yargı önünde tekrar hatırlatacağım.

“BEN SÖZLERİMİN ARKASINDAYIM”

Deprem yaşadık. Şimdi konuşuyorlar ya. Bazıları twitterdan yorum yapıyor. Bazıları ‘ne verdiniz’ diyor. Haya ederim ama faturaları. Seçim oldu diyelim ben milletvekilliğimi kaybettim. O iki maaşı geri iade ettim. Hiç sorguladı mı basın? Kaç kişi iade etmiş o maaşları. 300’e yakın milletvekili o parayı aldı. Faturası burada, dekontu ben yatırdım. Deprem yaşadık. Bu konuşanlar var ya, ağızlarını doldurarak. 600 bin lira kendi adıma ve ailem adına bağış yaptım. O ağız dolu konuşan siyasetler 1 lira yatırmışlar mı, bin lira yatırmışlar mı? İnsanda haya olur. Ben sözlerimin arkasındayım. Yanlış bir şey söylemedim. Hiçbir kimseye ‘Ermenisin, Yunansın, DEM’lisin’ demedim. Bize iftira attılar, bunlarla hukuk, yargı önünde hesaplaşacağız. Benim açıklamalarımı dinlemeden rüzgara kapılıyorlar. Halbuki aklı başında bir insan açar ve okur. Gerçekten BBP Genel Başkanı Mustafa Destici bunu demiş mi, dememiş mi? Bir dinle bakalım, ben ne söylemişim. Yanlış bir şey söylemedim. Geri adım atmam, herkese anladığı dilden cevap veririm. Bedel ödeyeceksem öderim. İnandığımızı söyleriz.

“BİZ DEMOKRATİKLEŞMEDEN YANAYIZ”

Biz BBP olarak kurulduğumuzdan beri bu darbe anayasasından Türkiye’nin kurtulması gerektiğini söylüyoruz. İster mecliste ister halk oylamasıyla yapılsın bütün anayasa değişliklere evet demiş bir BBP var. Biz demokratikleşmeden yanayız. Bizim çalışmalarımız var, bunları paylaştık. Öncelikle demokratik anayasa istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi dili Türkçe’dir, yanına başka bir dil konulmasına asla onay vermeyiz. Vatandaşlık ve Türk kimliği tanımından asla taviz vermeyiz. Her milletin adı vardır. Türkü, Kürdü, Türkmeni, Çerkezi, Boşnağı, Alevisi, Sünnisi ile ortak adımız Türk milletidir. Bundan kimse taviz vermez. Medeni, sosyal, siyasi haklar ekseni. Medeni haklardan bireysel özgürlük, düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü. Mülk edinme, adalet gibi haklardan bahsediyoruz. Vatandaşlara gelirin adil dağıtılması, vatandaşların siyasete katılma hakkını savunuruz.

“İLK 4 MADDEYE DOKUNULMAYACAK”

Şunu istiyoruz; ilk 4 maddeye dokunmadan bir laiklik tanımı var. Bu tanımın daha net bir hale getirilmesini istiyoruz. Geçmişte zulüm olarak döndü bu millete. İnanç ve fikir hürriyeti ise insanlardan inandığından, giyim ve kuşandığından dolayısıyla o zaman bu çocuklarımız neden üniversitelere giremedi, neden asker yapılamadı? İlk 4 maddeye dokunulmayacak. Numan Bey, teknik bir konuya girdi. Bir edebiyat, dil anlamında düzeltme olur diye bir şey söylemek istedi. Milletimiz ilk 4 maddede hassas. Numan Bey’in de ‘ilk 4 maddeyi değiştirelim’ diye bir düşüncesi ve sözü olmadı. Sadece ‘devletin ülkesi ile bölünmez bütünlüğünü’, ‘milletin ülkesi ve devletiyle bölünmez bütünlüğü’nden bahsetti. Numan Bey çok net şekilde ilk 4 maddeyle problem olmadığını ifade etti. Meclis Başkanı sıfatı dışında akademik unvanı var. Üniversite açılışında akademik konuşma içerisinde bunu ifade ettiğini düşünüyorum. Daha önceki açıklamalarına baktığımızda net bir şekilde problem olmadığını ifade etti. Söylediği sözü cımbızla alarak onu hedef tahtasına konmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

“DEMOKRATİK OLARAK DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDEBİLİRLER”

Siyasette yumuşama, partiler arası diyalog, bunlar herkesin özleyebileceği bir şeydir. Ama kırmızı çizgimiz neresidir? Terör ve şiddet. TBMM’de temsil edilen sözde siyasi partidir bize göre, PKK’nın, terör örgütünün uzantısıdır. Terör örgütü ile arasına mesafe koymadan, terörü lanetlemeden, kınamadan gerçekten Türkiye’nin partisi olmadan biz BBP olarak tokalaşmayız, konuşmayız, selam dahi vermeyiz. Onların elinde de teröristler gibi Mehmetçiğin ve öğretmenlerimizin kanları var. Lanetlesinler terörü ben de gider tokalaşır, konuşurum. Demokratik olarak düşüncelerini ifade edebilirler. Hem sayın Bahçeli’nin hem MHP Genel Başkan Yardımcıların açıklamaları net; buradan çözüm süreci çıkmayacağı noktasında. Normalleşme gibi birtakım cümlelerle bir çözüm süreci getirilmeye çalışılırsa buna rıza göstermeyiz. BBP olarak çözüm süreci yaşandığında şiddetle itiraz eden siyasi partiydik. Bununla ilgili 30 panel yaptık. Bunun Türkiye’ye hayrı yok. Bunların kendi iradeleri yok. DEM yöneticileri ya Kandil’den ya İmralı’dan emir alıyor. Onlar da emperyalistlerden Amerika’dan, İsrail’den, Fransa’dan emir alıyorlar. Ülkemizin etrafında olanları görüyoruz. Birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, diyaloğa ülkemiz ve devletimiz için çözümler üretmeye mecburuz. Kırmızı çizgi terör ve şiddet. Terör örgütü sınırlarım içinde ya da harekat bölgelerimde Mehmetçiğe saldırıyorsa, ABD ile birlikte Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kurmaya çalışıyorsa, orada Türkmen ve Arapları boşaltıp, bölgeyi kendine göre uygun hale getirmeye çalışıyorsa, bunu da ABD ve İsrail’in desteği ile yapıyorsa. Bu durumda, hal böyle iken ve DEM Parti’nin PKK ile ilişkisi açık devam ederken. Bunu gizlemiyorlar, Meclis’te PKK’yı savunuyorlar, terörist başına özgürlük istiyorlar, bütün teröristlere özgürlük istiyorlar. Bu doğru değil. Bunun doğru olmadığını hem Cumhurbaşkanımız hem MHP’liler açık ifade etti. Sayın Bahçeli de hangi amaçla bu adımı attığını açıkladı. Ben onun üzerine bir söz söyleyecek değilim. Artık takdiri milletimiz yapacak.

Yorum yapın