Dindar aileler aman dikkat! Çocuklarınız okültizme yönelebilir

Akşam gazetesi yazarı Taceddin Kutay, gençler arasındaki okültizmin tehlikelerine dikkat çekti. Kutay, özellikle dinî eğitim almış gençlerin okültist pratiklere daha yatkın olduğunu söyledi. Gençler arasında bu tür eğilimlerin yaygınlaşmasının endişe verici olduğunu belirten yazar, ailelerin bu konuda bilinçli olması gerektiğini vurguladı. Taceddin Kutay, dinî eğitim ve okültizmin çelişkili bir ilişki içinde olduğunu ifade ettiği yazısında şunları kaydetti:

“Edirnekapı surlarında yaşanan hadisenin meydana getirdiği dehşet, bizleri neyle karşı karşıya olduğumuz konusunda bir sorgulamaya sevk etti. Herhangi bir tecrübeden yola çıkılmadan yapılan geleneksel yorumlar, söz konusu vahşetin gençler arasında dindarlık noktasında yaşanan zafiyet sebebiyle ortaya çıktığı şeklindeydi. Bu kolay ve kolaycı bir yorumdur.

Evvela gençlik ve okültizm hakkında yapılan çalışmalara ve bu çalışmaların bize sunduğu verilere kulak verelim. Din bilimci Heinz Streib tarafından kaleme alınan Jugendokkultismus (Gençlik okültizmi) isimli makale, Almanya başta olmak üzere Batı toplumlarında yapılan saha araştırmalarının verilerini ihtiva etmesi bakımından önemlidir. Buna göre 1990’lardan beri Batı toplumlarında, özellikle gençler arasında okültizme yönelik ortaya çıkmış büyük bir merak ve heves var. Yürütülen çalışmalar neticesinde iki ilginç tespitle karşılaşıyoruz: Okült hareketlere karşı kız çocuklarının ilgisi erkek çocukların neredeyse iki katı. Öyle ki, genç okültistlerin üçte ikisi kızlardan oluşuyor. Genç kızları bu noktada heveslendiren üç amil dikkat çekiyor: Merak, düzen dışı olana heves ve bir şekilde kalıpları kırarak kendini gerçekleştirme arzusu. Doğrusu bu üç unsur da toplumumuz gençleri arasında oldukça yaygın. Gündelik tecrübelerimiz bunu söylüyor.

Çalışmanın ikinci ilginç neticesi ise, dindar aile çocuklarının yahut hayatının bir bölümünde dini pratik sahibi olmuş gençlerin bu hareketlere yönelik merakının sekülerlerden daha fazla olduğu. Almış olduğu dini eğitim ve içinde bulunduğu dini atmosfer sayesinde metafizik olana ilgi gösteren ve şeytan, cin, kötü ruhlar gibi şeylerin varlığına inanan gençlerin bunlarla haşır neşir olma oranı, pozitivist eğitim almış ve zihin dünyasını materyalist biçimde şekillendiren gençlere göre katbekat yüksek. Bu durum bizleri doğal olarak bir soruyla karşı karşıya bırakıyor: Okültizm tanımadığımız bir gençlik dini midir? Korkutucu biçimde bu sorunun cevabı evet olarak karşımıza çıkıyor. Zira dini bir pratiğe sahip olan ve bireysel olmaktan ziyade cemaatleşmiş şekilde yaşamaya alışmış, yahut bunu ideal olarak benimsemiş gençlerin okültist pratikleri bir dindarın din pratiklerini andırıyor. Bir inanca ve inanç grubuna aidiyet, benzer söylenceleri ve tecrübeleri paylaşmak, toplumsal aksiyonlara ve durumlara karşı benzer reaksiyonları ortaya koymak… Geleneksel dini pratiklerin kendilerine sunduğu kalıpların, kendilerini gerçekleştirme noktasında bir engel olduğunu düşünen gençlerin, kendilerine alternatif bir din olarak okültizmi benimsedikleri yapılan saha araştırmalarının neticesi; indi mütalaamız değil.

Dolayısıyla “bu gençler dinsiz büyütüldükleri için böyleler, dini bir eğitim almış olsalardı böyle şeyler yaşanmayacaktı” şeklinde öne sürülen kolaycı yorumların pratikte bize bir fayda sağlamadığı hakikatini kabul etmeli ve zahmetli olan gerçekle yüzleşmeliyiz. Dindar ailelerin çocuklarının çok daha büyük bir tehditle karşı karşıya olduklarını ve bu konuda uyanık olmak durumunda olduğumuzu göz önünde bulundurmalıyız. Geleneksel ahlakçılık kurallarıyla sorun yaşayan gençlere sunulacak bir başka dindarlık şeklinin mümkün olup olmadığını tartışmalı ve olası imkanlara yönelmeliyiz. Farkındayım, bir parça konforsuz bir teklif bu; ancak faydalı olacak olan ancak budur.”

 

Yorum yapın