Yüzde 90’lara varan ölüm oranına sahip olan göz kanaması hastalığı, Doğu Afrika ülkesi Ruanda’da hızla yayılırken 58 kişiyi hasta etti. Ebola’nın yakın akrabası olan virüsün salgını ilk olarak geçtiğimiz ayın sonunda Ruanda’da doğrulandı. Doğu Afrika ülkesinde 30 Eylül itibarıyla en az 26 Marburg virüsü enfeksiyonu bildirildi.
Ruanda Sağlık Bakanlığı, 8 Ekim’de yayınladığı güncellemede, vaka sayısının birkaç gün içinde neredeyse iki katına çıktığı uyarısında bulundu. Virüse yakalananların sayısı 58’e yükselirken, 13 kişi hayatını kaybetti. Bu arada 33 hasta izolasyonda kalırken, 12 hasta ise iyileşti. Sağlık yetkilileri, son derece bulaşıcı hastalığı taşıyan kişileri tespit etmek için tam 2.655 test gerçekleştirdi.
KONTROL EDİLEMEYEN KANAMALARA NEDEN OLUYOR
Gözler de dahil olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde kontrol edilemeyen kanamalara neden olan Marburg virüsünün Ruanda’da ilk kez belgelendiği belirtilirken, yetkililer salgının kaynağını bulmak için çalışmalarını sürdürüyor. Sağlık yetkilileri ayrıca ölümcül virüsün yayılmasını durdurmak amacıyla deneysel bir aşının yüzlerce dozunu da uygulamaya koyuyor.
Bölgenin Sağlık Bakanı Sabin Nsanzimana, doktorlar ve Marburg hastalarıyla temas kuran kişiler gibi en fazla risk altında olan kişilerin aşıyı ilk olacak kişiler olacağını söyledi. Almanya’nın Hamburg kentindeki büyük bir tren istasyonunun, iki şüpheli Marburg vakasının tespit edilmesinin ardından kapatıldı. Hamburg Merkez İstasyonu’ndaki iki perondan yolcular tahliye edilirken, tam koruyucu ekipman giyen acil müdahale personeli Frankfurt’tan gelen trene bindi.
Hastalığın Avrupa’ya yayılacağı yönündeki endişeler, hastalığı taşıdığından şüphelenilen bir kişinin Belçika’ya seyahat ettiği yönündeki haberlerle daha da arttı ancak Belçika hükümeti sağlık otoritesi, The Sun’a yaptığı açıklamada, Marburg virüsünü taşıma ihtimali olduğu düşünülen kişinin derhal izole edildiğini ve şu anda herhangi bir semptom göstermeden tüm kuluçka süresini tamamladığını söyledi.
Böcek ilk olarak 1967 yılında Almanya’nın Marburg kentinde tespit edildi. Bu, 2014-2016 yılları arasında Batı Afrika’da yaşanan salgında 11.000’den fazla kişinin ölümüne yol açan ölümcül Ebola virüsünün “kuzeni” olarak biliniyor.
Massachusetts’teki Boston Üniversitesi’nden virolog Adam Hume, Nature dergisine yaptığı açıklamada, geçmiş salgınlarda Marburg’dan kaynaklanan ölüm oranlarının yüzde 23 ile yüzde 90 arasında değiştiğini söyledi.
ERKEN BELİRTİLERE DİKKAT
Aşısı veya tedavisi bulunmamakla birlikte, destekleyici bakım kişinin hayatta kalma şansını artırabilir. Virüsün neden olduğu erken belirtiler, yüksek ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi diğer hastalıkların belirtilerine benzeyebiliyor ancak Marburg hastalığına yakalanan kişilerde kısa sürede şiddetli ishal, mide bulantısı ve kusma görülüyor.
Hastalarda ayrıca burun, diş eti veya gözler de dahil olmak üzere vücudun diğer bölgelerinde kanama başlayabilir.
İngiltere Sağlık Güvenlik Ajansı (UKHSA), virüsün enfekte bir hastanın kanı, vücut sıvıları veya salgılarıyla çok yakın temas yoluyla kişiden kişiye yayıldığını belirtiyor. Bu, doğrudan temas yoluyla veya üzerinde kan veya vücut sıvıları bulunan bir yüzeye dokunma yoluyla olabilir.
İLK BAŞTA SITMA SANDILAR
Ruanda’da, Marburg hastalığına yakalanan ilk kişilerden bazılarının ilk başta sıtma testi pozitif çıktı ancak sağlık çalışanları, olağan tedavinin işe yaramadığını görünce bir şeylerin yolunda gitmediğini anladılar.
Bay Nsanzimana geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, işçilerin ellerinde bir Marburg salgını olduğunu fark ettiklerinde birçoğunun zaten enfekte olduğunu söyledi. Ruanda bu hafta virüsü kontrol altına alma umuduyla deneysel bir aşının denemelerine başladı.
ULUSLARARASI YAYILMA ENDİŞESİ!
Marburg’da şu ana kadar kaydedilen vakaların çoğu, ülkenin başkenti Kigali ve çevresinde enfekte hastaları tedavi eden sağlık çalışanlarını ilgilendiriyor. Kigali’nin 1,2 milyon nüfusu ve iyi bağlantılara sahip bir havalimanı bulunuyor; bu da uluslararası yayılma korkusunu artırıyor.
Doğu Anglia Üniversitesi’nde tıp profesörü olan Paul Hunter, Marburg’daki bu salgının ‘dünya çapında herhangi bir ülkede ortaya çıkabileceğini’ söyledi ve “Kuluçka süresi beş ila 15 gün arasında değişiyor. Bu, birinin uçağa binip dünyanın herhangi bir yerine gitmesi için yeterli bir süre” diye açıkladı.
Prof. Paul, “Havaalanı taraması, uzun kuluçka süresi nedeniyle bu riski ortadan kaldırmaz” dedi ve insanların herhangi bir semptom göstermeden seyahat edebileceğini söyledi.