Kazakistan’a 12 milyar dolar getiren tahkim modeli

Dünyanın üzerimize boca olan gündemi, hiç iç açıcı değil; farkındayım. Sıcak çatışmaların ve bölgesel savaşların yıkıcı etkisiyle III. Dünya Savaşı senaryoları her geçen gün güçleniyor. Fakat bir yandan da uluslararası sermaye akışı pandemiden sonra en yoğun döneminde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında, dünya devi birçok şirketin başkan ve CEO’larının katılımıyla gerçekleşen 10. Yatırım Danışma Konseyi toplantısının üzerinden daha bir hafta geçmeden İstanbul bu kez, 1500’den fazla uluslararası hukukçuyu ağırladı. Enerji Uyuşmazlıkları Tahkim Merkezi’nin (EDAC) 30 Eylül-4 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirdiği İstanbul Tahkim Haftası’ndan (ISTAW) söz ediyorum. Her ne kadar medyaya pek yansımasa da aralarında İstanbul Finans Merkezi gibi Türkiye’nin kilit projelerinin de ziyaret edildiği bu 5 günlük etkinlik, uluslararası tahkim dünyasında önemli bir iz bıraktı.

Bu yıl yenilenebilir enerji, merkezsiz enerji sistemleri ve bu alanlardaki tahkim zorlukları gibi son dönemde öne çıkan sıkıntıları adresleyen bir gündemi vardı. Ayrıca tarım ve madencilik alanı da bu yıl ilk kez kapsama alındı. Bence en önemli konu başlıklarından biri sürdürülebilirlik ilkelerinin tahkim süreçlerine entegrasyonu idi. Bunun dışında inşaat 4.0, yaptırımların sınır ötesi ticari anlaşmazlıklar üzerindeki etkisi, dolandırıcılık ve yolsuzluk ve yapay zeka gibi yeni ekonominin başlıkları da oldukça ilgi çekti. Fakat bu 1500 uluslararası hukukçu arasında mutlaka söz edilmesi gereken öyle bir isim vardı ki; anlattıkları özellikle yatırım çekmeyi hedeflediğimiz İstanbul Finans Merkezi için oldukça kritik. Astana Uluslararası Finans Merkezi (AIFC) bünyesinde faaliyet yürüten ticaret mahkemesinin ve Uluslararası Arabuluculuk Merkezi’nin (AIC) CEO’su Christopher Campbell-Holt‘un, İstanbul Finans Merkezi ziyaretiyle ilgili detaylardan önce Astana’daki faaliyetlerine değineyim. 2018’de Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın davetiyle ülkeye yerleşen Campbell-Holt, hem ticaret mahkemesinin hem de finans merkezinin kurucuları arasında yer oluyor. Astana Uluslararası Ticaret Mahkemesi‘nde bugüne kadar 3300 dava görüldü. Bunlardan 105’i Türk şirketlerinin de taraf olduğu davalar idi. Kazakistan’ın arabuluculuk faaliyetleriyle Avrasya Bölgesi’nde geven sağladığına ve böylece uluslararası yatırımcıların Astana’daki finans merkezine olan ilgisinin arttığına dikkat çeken Campbell-Holt’un paylaştığı rakamlar oldukça etkileyici: Astana Uluslararası Finans Merkezi’ne 2018’den bu yana 12 milyar dolar uluslararası yatırım geldi. Bu rakamın ne kadarının uluslararası ticaret mahkemesi ve tahkim merkezi aracılığıyla geldiğini ölçmek zor ancak konuştuğumuz çoğu yatırımcı ‘size işimiz hiç düşmedi ama biz Kazakistan’a böyle bir hukuki yapılanma olduğu için geldik’ diyor. Özellikle ABD’li firmalardan bunu çok duyuyoruz.” Türkiye ilgili ise Türk şirketleriyle rekabet değil iş birliği yapmak istediklerini kaydeden Campbell-Holt, İstanbul Finans Merkezi yönetimiyle burada şube açmak dahil olası işbirliklerini değerlendirmek üzere bir araya geldi. Türkiye’nin ve Türk şirketlerinin bölgedeki pozitif algısına değinen Campbell-Holt sohbetimizin sonunda iki ülkenin birlikte bölgede büyük bir ekonomik güç odağı olabileceği yönündeki inancının tekrarladı. Sıcak çatışmaların tedirginliğe yol açtığı böylesi bu karamsar günlerde farklı ülkelerin gündeminde Türk şirketleriyle daha fazla iş birliği ve İstanbul olduğunu bilmek her şeye rağmen iç açıcı.

Yorum yapın