2040’a kadar dişini sıkan ‘yaşadı’


class=”medyanet-inline-adv”>

“Ömrün uzun olsun” ne güzel bir temennidir. Doğaldır ki; en temel gayemiz yaşamak. Yemek yemek, uyumak ve hatta çalışmak; hepsi hayatta kalmak için. İnsan dediğimiz fani. Bugün var, yarın yok. Ölüm, tartışmadan kabul ettiğimiz bir gerçek. Önüne geçemeyiz ama öteleyebilir, yaşam süremizi uzatabiliriz. Son yıllarda 140 yaşına ulaşmayı konuşur hale geldik. Bilim dünyasının attığı adımlar daha ötesini bile vaat ediyor. Artık yaşlanmanın geri döndürülmesinden, gençleşmekten bahsediliyor. Son dönemde sıkça karşımıza çıkan ‘longevity’ bilimi de sağlıklı bir uzun ömür geçirmeye odaklanıyor. ABD ve Suudi hükümetleri, Google gibi güçlü şirketler, zengin kişiler bu alana yatırım yapıyor. Fakat o günlere en az hasarla ulaşmamız için bugünden önlem almamız, sağlığımızı korumamız şart. Biliminsanları gelecekten çok umutlu, bizi muhteşem gelişmelerin beklediğini söylüyor. Hastalıklar tedavi edilecek, yaşlanma geri döndürülebilecek. Bilimin atacağı adımları merakla bekleyen kişilerse çoktan uzun bir ömür için plan yapmaya başladı bile.

class=”medyanet-inline-adv”>

‘HAYATTA KALDIĞINIZ HER GÜN SİZE ZAMAN KAZANDIRIYOR’

Prof. Dr. Derya Unutmaz-İmmünoloji uzmanı, ABD Jackson Laboratuvarı Enstitüsü başaraştırmacısı

◊ Yaşlılığı geri döndürmek mümkün mü?

Böyle bir projemiz var, amacımız yaşlılığı geri çevirmek ve insan ömrünü uzatmak, maksimumun üzerine çıkarmak…

◊ Maksimumun ötesi neresi?

Tüm hastalıkları tedavi bile etseniz, insanın yaşayabileceği ömür 115-116 yıl. Çok nadir bunu geçebilmiş insan var. Diyetinize, sağlığınıza dikkat ederek ortalama ömrünüzü 100 yıla kadar uzatabilirsiniz. Yaşlılığı bir hastalık diye kabul etmek lazım. Maalesef uzun bir süre böyle bakılmadı, doğal bir durum denildi. O zaman kanser de doğal bir şey ama onu tedavi etmeye çalışıyoruz. İnsan ömrünü yaşlanarak uzatamıyoruz. Yaşlanmayı yavaşlatabilirsiniz. Fakat bunun ötesine gidebilmek için yaşlanmayı geri çevirmek lazım. Cildimiz nasıl kırışıyorsa, iç organlarımız da yaşlanıyor. Esas yapmak istediğimiz 70-80 yaşındaki bir insanı 20-30 düzeyine geri çevirebilir miyiz? Sadece dış görünüşten bahsetmiyorum, iç organlarla beraber bunu yapabilirsek insan ömrüne 30-50 yıl daha katmış oluruz. Ve belki bunu ileride tekrarlayabilecek duruma geliriz.

class=”medyanet-inline-adv”>

◊ Tekrarlamak derken ölümsüzlüğü mü kastettiniz?

Ölümsüzlük olmuyor çünkü kaza gibi başka bir sebepten dolayı ölüm olabilir. Fakat yaşlanmayı çözdüğümüz zaman yüzlerce yıl yaşamak mümkün. Biyolojik bilgimiz inanılmaz derecede ilerledi. Bir de devrim niteliğinde teknolojik bir gelişme oldu. Normal hücreleri kök hücresine geri çevirecek teknoloji geliştirildi. Japonya’daki bir biliminsanı yaptı, Nobel aldı. Yaşlı bir hücreyi alıyorsunuz, içine birkaç tane molekül, gen koyarak o hücrenin programını sıfırlayabiliyorsunuz. Ve o tek kök hücreden tekrar bütün hücreleri geliştirebiliyorsunuz. Bu şu demek; biyolojik sistemlerde vücudun herhangi bir hücresi bazında gençleşme mümkün olacak. Yeni kök hücre üretmek şu anda mümkün. Tabii başka sorunlar da var. Odaklanmamız gereken konu yaşlanmış hücreleri ya ortadan kaldırmak ya da onların kendilerini yenilemelerini sağlamak. Artık bunu öğrenmeye başladık. Buna genom mühendisliği diyebiliriz. Bunu başarabilirsek birçok yoldan ilerleyerek insan vücudunu tekrar gençleştirebilmenin yakın bir gelecekte mümkün olacağını düşünüyorum.

class=”medyanet-inline-adv”>

◊ Ne zaman olur bunlar?

10 yıl içinde gelişmeler olabilir. Çünkü teknoloji katlanarak ilerliyor. Yapay zekânın inanılmaz bir hızla ilerlemesi bizim çalışmalarımızın da hızla ilerlemesine sebep oldu. Diyelim ki 10 yıl içinde bir gelişme oldu ve insan ömrünü her sene bir yıl uzatmaya başladık. Kanser ve başka hastalıklar tedavi oldu, yaşlanma biraz daha yavaşlatıldı… Benim tahminim 2040-2050 arasında tam gençleştirme söz konusu olacak. Bir anda 30-40-50 yaş geriye çevirme durumu olacak. Tabii buna kademeli ulaşacağız. Herkese söylüyorum: Önümüzdeki 5-10 yıl hayatta kalmaya çalışın. Çünkü hayatta kaldığınız her gün size zaman kazandırıyor.

class=”medyanet-inline-adv”>

NÜFUS AZALIYOR

◊ Şimdi 60 yaşında olan biri yakalayabilir mi bu gelişmeyi?

2040’a geldiğimizde 80 yaşında bile olsanız o artık kurtuluş oluyor. 25-30 yıl içinde olur diyorum. Çok daha erken de olabilir. Ama kesinlikle bu yüzyılın ortasına kadar bu gelişme olacak. Ve bu süreçte ortalama ömür uzamaya devam edecek. Mesela 10 yıl içinde 90 yıl, 15 yıl içinde 100 olacak ömür süresi. Yani siz 20 yıl sonra 80 yaşında olsanız bile önünüzde bir 20 yıl daha olacak. Süreç içinde teknoloji çok daha ilerleyeceği için gençleşme olayını gerçekleştirdiğimizde zaten kurtulmuş olacaksınız. Bir anlamda yaşlanmanın tedavisini bulmuş oluyoruz. Bir vizyon var, nereye gideceğimizi, ne yapabileceğimizi biliyoruz.

class=”medyanet-inline-adv”>

◊ Bu konuda çalışan çok kişi, kurum var değil mi?

20 yıl önce çok az insan yaşlılık üzerine doğrudan çalışıyordu. Çünkü yaşlılık hastalık olarak kabul edilmiyordu, doğal deniliyordu. Mesela ben ABD’de çalışıyorum, “Neden buraya fon ayırayım” diye düşünülüyordu. Fakat son 10-15 yıldır müthiş bir artış var fonlama bakımından. ABD bunun çok önemli bir sorun olduğunu anladı. Yaşlanmayla beraber birçok kronik hastalık ortaya çıkıyor; kalp, demans, şeker… Demek ki biz yaşlılık sorununu çözersek otomatik olarak birçok hastalığın da önüne geçeceğiz. Özel şirketler, çok zengin insanlar büyük paralar yatırmaya başladı. Örneğin Google 1 milyar dolar yatırımla yaşlanmayı geri çevirmek üzerine bir şirket kurdu. Geçen yıl Suudi Arabistan ve ABD ortak bir program açıkladı. Ve yaşlanma üzerine çalışma yapanlara ulaştırılmak üzere hibe olarak 1 milyar dolar verdi. 

◊ Etik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz, sosyal anlamda dengeler değişebilir mi?

Dünyada nüfus artışı çok yavaşlamaya başladı. Tahmini olarak 2040 yılı civarında dünya nüfusu 9 milyar küsurda stabil hale gelecek ve sonra azalmaya başlayacak. Japonya, İtalya, İsveç gibi ülkelerde başladı bile bu. Nüfus hızla azalıyor. Her yıl yüzde 1 nüfus azalması var. İnsanlar çocuk sahibi olmuyor. Çin’in tarihinde ilk defa nüfusu azaldı. Bu birinci sorun. Çünkü işgücünde sıkıntı yaşanacak. İkincisi de insanlar belli bir yaşa gelince çok büyük bir deneyim kazanıyorlar ve 60 yaşında emekli oluyorlar. Kazandığınız deneyimle yepyeni bir hayat kurabilirsiniz önünüzde 50 sene daha varsa… Biz bu sorunu da çözebileceksek neden etik değil? O zaman hastalıkları tedavi etmemiz de etik değil. Tam tersi, insanlar en deneyimli oldukları zamanda hastalıkla hayata veda ediyorlar. Bu etik değil asıl.

◊ Bizi daha bilge bir hayat mı bekliyor?

Yapay zekâyla bilginin değeri kalmadı. Çünkü yapay zekâyla her tür bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Doktor da olsanız avukat da olsanız bu böyle. Ama yapay zekâ bilgeliğe, deneyime ulaşamıyor. Bir doktorun 20-30 senede kazandığı deneyim çok değerli hale geliyor. Tecrübe, bilgelik başka bir şey… Bizi müthiş bir gelecek bekliyor, şimdiden hazırlıklı olmak lazım.

HAREKET ET, STRESİ KONTROL ALTINA AL VE YEDİKLERİNE ÖZEN GÖSTER

Prof. Dr. Derya Unutmaz, yaşlanmayla ilgili gelişmeleri görebilmek için yapmamız gerekenleri şöyle özetliyor:

◊ Yediklerinize dikkat edin. Onları ilaç gibi görmeniz lazım. Vücudunuza aldığınız her yiyecek yüzlerce, bazen binlerce kimyasaldan oluşuyor. Bu kimyasallar hem biyolojimizi hem de bağırsaktaki mikrobiyomu etkiliyor. Mikrobiyomda trilyonlarca bakteri var ve onların ürettiği maddeler hücrelerin yaşlanıp yaşlanmayacağına karar veriyor. Yaşlanmayı durduramıyorsunuz ama yavaşlatıyorsunuz, kronik hastalıkların önüne geçiyorsunuz. 

◊ Hareket etmek 60 yaşından sonra daha da önemli. Bütün gün koltukta TV karşısında oturmak yaşlanma sürecini çok hızlandırıyor. Beyne artık bu insanın çok fazla kalmasına gerek yok diye sinyaller gidiyor. En az 7 bin adım yürümeli. Kısa süreli ağırlık hareketleri yapmalı. 5 dakika da olsa kalp atışlarını belli bir düzeyde arttıracak güç egzersizleri önemli.  

◊ Stres kronik olduğunda inanılmaz derecede zararlı. Hücrelerin yaşlanma sürecini hızlandırıyor. Hayata pozitif bakmak biyolojinizi etkiliyor. Sosyalleşmek süreci yavaşlatıyor. Hayvanlarla vakit geçirmek de…

‘140 YAŞ DOĞAL HAKKIMIZ’

Dr. Ayşegül Çoruhlu ‘Longevity Planı-Gençleşmek İsteyenlerin El Kitabı’nın yazarı

◊ İnsan ömrünün 120-140 yıl kadar uzun olması mümkün. Sebebi vücudun doğal mekanizmasında hücre kopyalanması ve hücre tamirinin kapasitesi. Hayflick sınırına (bir hücrenin maksimum bölüneceği sınır) göre hücreler yaklaşık 50 kez kopyalanabilir. Bu kopyalanma sayısı hücrenin doğal ömrünü maksimum kullandıktan sonra olursa, yani daima sağlıklı olarak maksimum halimizde kalırsak ve bir hücremizi en sağlıklı şekilde, en uzun ömrüyle kullanırsak yaşayabileceğimiz hayat süresi 120-140 yıldır.

◊ Yaşam şeklimizdeki hatalarla hücrelerin doğal yaşam uzunluğunu daha erken tükettiğimiz için hücre yenilenmesi kapasitemizi erken dolduruyoruz. Dolayısıyla şu anda insan ömrü doğal halinden daha kısa gibi duruyor. Longevity bilimi ‘uzun ömürlülüğü’ ama bu uzun ömrün aynı zamanda sağlıklı olmasını ifade eder. Kişilerin hücresel kapasitelerini maksimum kullanmaları üzerine çalışır. Yaşlanmanın 14 farklı sebebiyle ilgilenir ve bunları yavaşlatmaya ve yaşlanmayı geri çevirmeye çalışır. Bu çalışmalar çok ilerlemiş durumda. O yüzden yeni yaşlılığın dede, nine görünümünde olmayacağını düşünüyorum. Gelecekte takvim yaşının ilerlediği ama biyolojik olarak çok daha genç görüneceğimiz bir yaşlılık söz konusu…

◊ Hücresel yaşlanma organ boyutunda da, bütün vücut için de yavaşlatılabilir, vücudumuzdaki hücre limiti en iyi şekilde kullanacağımız hale getirilebilir. Bu sayede de doğuştan hakkımız olan 120-140 yaş arasındaki biyolojik yaşamımızı tamamlayabiliriz.

‘ORGANİK İNSANLAR KIYMETLİ VARLIK STATÜSÜNDE KORUNACAK’

Fütürist Ufuk Tarhan

2045 gündemde

Biyolojinin bir alt dalı olan ve bedenle zihni moleküler düzeyde yeniden inşa etmeye odaklanan tersine mühendislik son yıllarda büyük bir ivme kazandı. Dünyanın en saygın bilim merkezlerinde müthiş keşifler yapılıyor. Bu gelişmeler, insanlığın 2030’larda yaşlanmayı durdurabileceği ve 2045’lerde de ölümsüzlüğe ulaşabileceği iddialarını gündeme getiriyor.

Geliştirilmiş insan

İki misli uzunlukta bir ömre sahip olursak yani 2080’lerde neler, nasıl değişir, değişmeye başlar? Tabii ki tepeden tırnağa her alan ve konuda değişmeyen bir şey kalmaz. Çünkü artık o yaşa kadar onca teknolojik, genetik, yapay zekâ müdahalesi ve eklentisiyle gelmiş olanlar artık organik insan olmaz, bir tür ‘cyborg’ (biyolojik ve yapay kısımları olan) sayılırlar. Bu nedenle 140 yaşına varan insanlık türüne büyük ihtimalle sibernetik organizma, biyomekanik varlık, kısmi yapay varlık veya geliştirilmiş insan denir. Biz bundan sonrasında ‘Geliştirilmiş İnsan–Gİ’ tanımını kullanalım.

Para ve maddiyat

Ölüm ve teknoloji, icatlar ve uzay keşifleri her şeyden önce, dünyanın en temel sorunu ve zafiyeti olan enerji sorununu çözmüş olur. Tüm dünya vatandaşları sınırsız, bedava enerji kullanabilir hale geldiğinde de bütün dünyevi temel sorunlar çözülür. Ülkelerin birbiriyle didişmesine gerek kalmaz. Para ve maddiyat önemini yitirir çünkü ‘tüm dünya kaynakları hepimizin’ noktasına gelinmiş olur.

Galaktik savaşlar

Dünya içi savaşlar sona erer, kaynak dağılımı merkezi bir yönetimce matematiğe, bilime göre yapılır. Dünyanın Gİ’leri ve robot cyborg’lardan oluşan vatandaşlar tek bir devlet gibi tamamen nümerik parametrelere göre yapay zekâlı bir sistem tarafından yönetilir. Hiyerarşiyi de sistem belirler. Nüfus artışı, mülkiyet, sahip olma, iktidar, güç elde etme vb. gibi kavramlar insanların kontrolünden çıkar. Bunlar, insan-teknoloji karması yeni tür ve hesaplamalar tarafından şekillendirilir. Öte yandan, galaktik düzeyde enerji ve kaynak savaşları başlar. Uzaydan gelebilecek ortak düşmanlara karşı Dünyalılar merkezi hükümetin belirlediği koşullar için Dünya’yı korumak üzere ortaklaşır, bu amaç için yaşarlar, çalışırlar.

Kararı sistem verir

İstenilen bilgiler, kazanılmak istenen yetenekler beyne ve bedene yüklenebileceğinden eğitim, okul, öğrenme sistemleri bilgi-beceri yükleme ya da silme, değiştirme merkezlerine dönüşür. Kimlerin daha yetenekli, yetkili ve donanımlı olacağına, hangi görevlerde çalışacağına sistem karar verir.

Duygusal olanlar…

Dünyanın yeni düzenine ayak uyduramayacak kadar yaşlanmış ve hâlâ organik insan duygusallığına, zayıflığına sahip olanlar pasif yaşamda özel bölgelerde daha çok sanal ve kendi aralarında sosyalleşme olanaklarıyla nesli tükenmekte olan kıymetli varlık statüsünde korunurlar. Sistemin iyileştirilmesi için denek olarak, bilimsel araştırma, organik hayat örneği olarak yaşatılırlar.

Doğa şahlanır

Gİ türünün ömrünü uzatan teknoloji, genetik, nano, uzay alanlarındaki icat ve buluşlar tabii ki çevrenin, doğanın, suyun, tabiatın da hem daha akılcı kullanımını hem de korunmasını sağlar. Ölümsüzlük noktasına kadar sürecek olan yeni tür insanlık; distopik filmlerdeki gibi metal ve taş yığınları, karamsar, sisli, pis bir dünyada yaşamaz. Aksine yeşilin, doğanın, tabiatın korunduğu ve coştuğu renkli bir yerkürede o zamanki mutluluk nasıl bir duyguysa, mutluluk içinde yaşar.  

Organik çocuk izne tabi

Gİ’lerde neslin devamı için suni yöntemler, sipariş bebekler vb. mümkün olacağından anne-baba-kardeş ilişkileri, aile kavramı, aile-miras hukuku önemini yitirir.

İstenilen genetik modifikasyonlar yapılabildiği için kadın-erkek ayrımı ortadan kalkar, cinsiyetsiz bir türe dönüşülür. Organik çocuk sahibi olmak izne tabi olur.  Duygusal değil, parametrik yaşama geçilir.

UZUN YAŞAMAK İSTEYEN DE VAR, ‘O KADARINA GEREK YOK’ DİYEN DE

Toplumun farklı kesimlerinden kişilere “İnsan ömrünün 140 yıla kadar uzayacağı söyleniyor, siz ömrünüzün bu kadar uzamasını ister misiniz? Uzayacağından emin olsanız neler yapar, nasıl hazırlanırsınız” diye sorduk. Çoğu kişi uzun bir ömrün avantajlarına odaklanırken bazıları da bu kadar uzun yaşamanın, bazı şeylerin tadını kaçıracağını söyledi. Mesela Burak Aslantaş (25) “Belki de az ve öz yaşamak gerek” diye düşüncesini açıkladı. Sorumuza yanıt veren kişilerin çoğu ‘sağlıklı olursak, neden olmasın’ diye bir şart koştu. Akademisyen Nurgül Büyükkalay (42) “Ömrün iki katına çıkabilme ihtimali biraz ürkütücü geliyor. Bu kadar uzamasını istemem ama sağlıklı ve genç kalacaksak neden olmasın” diyerek birçok kişinin duygusuna tercüman oldu. Bunların yanı sıra insanlar hızlı yaşamaktan, sürekli acele etmekten, sevdiklerine vakit ayıramamaktan şikâyetçi. İstediklerini yapmak için hayatın kısa olduğunu, zamanı olsa daha çok seyahat edeceğini, enstrüman çalmayı öğreneceğini söyleyen var. Anketimize yanıt verenler eğer ömrümüz bu kadar uzayacaksa şimdiden hazırlık yapmak gerektiği konusundaysa hemfikir…

Az ve öz yaşamak…

*Burak Aslantaş (23), öğrenci

Bazen çok sevdiğim bir yemeği tabaklarca yemek istiyorum. Fazlasıyla yediğime emin olduğumda, benim için diğerlerinden ayrı olan, çok sevdiğim yemekten bile soğuduğum oluyor. Belki de bir şeylerin değerli olmasını sağlayan yegâne şey onlara nadiren sahip olmamızdır. Benzer şekilde yaşamın uzamasının, değerinin azalmasına neden olacağını düşünüyorum. Belki de az ama öz yaşamak gerek.

‘Acele etmezdim’

*Uğur Ayten (25), matbaacı

Bu kadar çok çalışmayı bırakırdım. Ömrünün yarısından fazlasını 10-15 sene rahat geçirebilmek için heba etmezdim. Uzun bir ömrüm varsa her şeyi yavaş, acele etmeden yapardım.

‘İkinci bir meslek edinirdim’

*Alara Teker (25), avukat

Şu anki insan ömrü yaşamak istediklerim için çok kısa. Hayatı aceleyle değil de sindire sindire yaşamak isterdim. İkinci bir meslek daha edinmek için yola çıkardım. Daha da donanımlı olup dolu bir hayat geçirirdim. Birden fazla ve farklı alanlarda deneyim kazanmak ve anı biriktirmek güzel olurdu tahminimce.

‘Olduğu gibi kalsın’

*Damla Temirelli (27), müşteri sorumlusu

Ömür bu kadar uzasın istemezdim, ne kadar çok ömür o kadar hayal kırıklığı, yalnızlık ve kafa karışıklığını da beraberinde getirir. Kanser hastası olan bir hasta için bu mükemmel bir şans olabilir ama yalnız olan bir insan için bu eziyete dönüşebilir. Ömrün uzaması demek yaşayacağımız mutlulukları ertelemek demek, bence olduğu gibi kalmalı.

‘Zorluklar insanı yıpratır’

*Cansu Ozansak (32), insan kaynakları yöneticisi

Konuya avantajları ve dezavantajları olarak iki farklı pencereden bakmak gerek. Avantajları bakımından uzun yaşam süresi, daha fazla deneyim ve edinilen tecrübelerle herhangi bir hedefe ulaşmakta faydalı olabilir. Ancak uzun yaşla sağlıksal sorunlar artar, bu dezavantaj. Bu zorluklar insanı daha çok yıpratır. İnsan ömrünün uzun olmasını istemezdim.

‘Çok enstrüman çalmayı isterim’

*Yiğit Özkılıç (32), turizmci

Kesinlikle ömrümün 140 yaşından bile ileri gitmesini, uzamasını isterim. Ortalama ömür süremizde yapamadığımız çok şey var. Ben eğer dinç kalabiliyorsak mümkün olduğu kadar enstrüman çalmayı ve uzmanlaşmayı isterdim. Kendi viski markamı üretip 50-60 yıllık, yıllanmış bir viski markam olmasını çok isterdim.

‘Kendime yatırım yapardım’

*Seray Güray (32), pilates eğitmeni

Hangi şartlar altında olacak, biraz ona bağlı, yoksa hayatımın 40-50 sene daha uzun olmasını isterdim. Bunu şimdiden biliyor olsaydım hayatımı daha sağlıklı ve uzun yaşamak için kendime yatırım yapardım. İyi beslenme ve sporla desteklerdim ki yaşlılığımda daha sağlam olabileyim.

‘Gelişimi deneyimlemek iyi olur’

*Okay Koç (36), tenis antrenörü

İnsan ömrünün bu kadar uzun olmasını isterdim. Dünyanın ve toplumların ekonomik, sosyokültürel ve teknolojik değişimlerini ve gelişimlerini deneyimlemek açısından iyi olurdu.

‘Seyahat planlarımı güncellerim’

*Elif Türkol (41), tıbbi ilaç mümessili

Sağlıklı olacaksak, dünyanın kıt kaynaklarını etkin kullanacaksak isterim. Eğer 140 yıllık ömrüm olacağını bilsem sanırım seyahat planlarımı, yatırım planlarımı güncellerdim, çalışma hayatımı gözden geçirirdim.

‘Zamanla yarışmayı bırakırım’

*Nurgül Büyükkalay (42), akademisyen

Ömrün neredeyse iki katına çıkabilme ihtimali biraz ürkütücü geliyor. Bu kadar uzamasını istemem ama sağlıklı ve genç kalacaksak neden olmasın? Önümde bu kadar uzun bir ömür olduğunu bilsem sevdiğim şeylere daha fazla zaman ayırıp daha çok tadını çıkarmaya çalışırım. Öncelikle zamanla yarışmayı bırakırdım. Bazen bazı şeyleri aynı anda yapmak istiyorum. Hem yollarda olayım, hem ailemle olayım hem de daha çok çalışayım istiyorum ama buna zaman müsaade etmiyor. Bu da insanı strese sokabiliyor. Ancak tüm bunları aynı heyecanla yapabilir miyiz, şüpheliyim.

‘Bir süre Asya’da yaşarım’

*Uygar Taylan (42), Hürriyet Ekler muhabiri

Eğer Alphaville’in ‘Forever Young’ şarkısında dediği gibi 140 yaşına kadar genç kalabileceksem bu kadar uzun yaşamak isterdim. Uzun yaşayıp sağlıklı kalacaksam daha önce görmediğim Asya kıtasının cennet topraklarını gezmek, belki bir süre oralarda yaşamak isterdim. O kadar uzun yaşayacak bir insanın daha sağlam bir kas kütlesine ihtiyacı olur sanırım, şimdiden spora daha ağırlık vermem gerekirdi.

‘Galaksiyi gezerim’

*Hazan Aköz Işık (45), Hürriyet Ekler editörü

En büyük hayalim bu. 100 yıl daha yaşayıp uzay çağını görmek isterdim. “Yarın Satürn’e mi gitsek Jüpiter’e mi” diye tartışacağız belki arkadaşlarla. Ama sevdiklerim de uzun ömürlü olmalı. Buna kedim Cesur da dahil. Zaten böyle bir gelişme yaşanırsa sanırım hayvanlar da daha uzun ömürlü olur. Eğer 140 yıl yaşayacaksam bir şekilde çalışmaya devam etmem gerekir. Şu an emekliliğime 10 yıl kaldıysa emeklilik yaşım kim bilir kaç olacak? 100 yıl da çalışmak istemezdim doğrusu. Bu yüzden hem dünyayı (belki galaksiyi) gezeceğim hem de para kazanabileceğim bir yol bulmaya çalışırdım.

‘Emeklilik planlarını ötelerim’

*Gülay Barbaros Altan (49), Hürriyet hafta sonu ekleri editörü

Sağlıklı olarak uzayacaksa itiraz etmem. Fakat hemen kendime çekidüzen vermem gerekir. Emeklilik planlarımı öteleyip mesleki olarak tam dijitalleşme için acilen öğrenmem gerekenleri içeren birkaç çevrimiçi kurs bulurum. Borsadan birkaç tane de geleceğin teknolojilerine ve tarıma yatırım yapan firma kâğıdı alır, kenara koyarım.

‘Sağlığıma dikkat ederim’

*Esin Duygu Savaş (49), iletişim uzmanı

Atalarımızın tabiriyle ‘elden ayaktan düşmeden, dünyada hoş bir seda’ bırakmayı tercih ederim. Ama bu kadar uzayacağından emin olsam; bedensel, zihinsel ve ruhsal açıdan sağlıklı olmak adına; tüm sağlıklı yaşam alışkanlıklarına sahip olmaya, gelişebilecek hastalıklara karşı önlem almak için tıbbi olanaklardan faydalanmaya ve ailemle sevdiklerimin de gerekli önlemleri almalarını sağlamaya çok daha fazla dikkat ederim. Bir yandan da eşzamanlı olarak; içinde nefes aldığımız dünyayı daha yaşanır ve sağlıklı kılmak için sürdürülebilirlik konusunda herkesin elini taşın altına koyması konusunda çok daha ısrarcı olurum.

‘Spora ağırlık veririm’

*Aysun Yılmaz (49), satış müdürü

Eğer bu 140 yaş durumu kaçınılmaz olsaydı; uzun bir yaşamın getireceği zorluklara karşı çok daha dinç ve sağlıklı olmak adına sosyal hayat etkinliklerimi arttırırdım. Daha fazla spor ve daha fazla kişisel gelişime ağırlık verirdim. Aile ve akraba bağlarını daha fazla kuvvetlendirirdim. Her bir anı doyasıya yaşamak için çabalardım.

‘Monoton olabilirsin’

*Gamze Raday (47), müşteri ilişkileri yönetmeni

Bence yaşam uzarsa insanların hedefleri küçülür, nasılsa zaman var diye başarılar da azalabilir. Sahip olabildiklerinden ziyade olamadıkların için çaba harcamayabilirsin. Keşkelerin olmaz gibi, daha monoton olabilirsin ya da tam tersi, her şeyi yapayım istersin. Bu da doygunluk yaratabilir, erken ölmek iyidir.

‘Ölümsüzlüğü de kabul ederim’

*Çetin Çınar (51), yatırımcı

Daha yapamadığım çok şeyin olduğunu düşünüyorum, mesela eşimle birlikte bir dünya turu yapmayı istiyorum ve bunun için tabii ki dinç olmak gerekli. Yaşımla birlikte tecrübelerimi birilerine aktarmak beni en çok mutlu ederdi. Şu durumda ölümsüzlük varsa onu bile kabul ederim, benim için hiç sorun değil.

‘Sıkıcı olurdu’

*İlker Yaşar (60), gazeteci

Kesinlikle o kadar yaşamak istemezdim, çok uzun, bu kadar yaşamak çok sıkıcı olurdu… 

‘Biraz daha yaşasak ne güzel…’

*Selma Topçu (64), çalışmıyor

Torunlarımın çocuklarını görmek ne kadar güzel olur aslında. Ama sağlık en önemlisi; 55 yaşından sonra başlıyor şekeri, kolesterolü. Sağlık sorunları, geçim derdi derken hayat geçiyor. Zaten bu yaşımıza kadar çocukları büyüt, çalış derken nasıl geçti anlamadık, biraz daha yaşasak ne güzel olur!

 

 

Yorum yapın